Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, 2017-2021 yıllarında, Balıklı Rum Hastanesi Çocuk Psikiyatri Bölümünde görevli bir doktorun öncülüğünde, hastane ve kurum Medula sistemine kayıt yapılmadan, kişisel verilerini elde ettikleri hastaları muayene etmiş gibi göstererek bir kısmı kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçlar olmak üzere, sahte reçeteler üretilmek suretiyle SGK'ye fatura edildiği iddiasına ilişkin soruşturma yürütüldüğü belirtildi.

Açıklamada, "Sosyal Güvenlik Kurumunun provizyon vermediği hastalara, özel klinikte takip edilip hastaneye hiç gitmemiş olan hastalara, 10 günlük kontrol muayene tarihi geçen hastalara ya da hastanede başkaca branşlarda kaydı bulunan ancak kendi branşı olan çocuk psikiyatri bölümünde hiç kaydı olmayan hastalara usulsüz protokol numaraları üretilerek reçete düzenlenmesi ve ilaçların usulsüz yöntemlerle temin edilmesi suretiyle tanzim edilen reçetelerin fatura edilmesi neticesinde Sosyal Güvenlik Kurumunun suç tarihi itibarıyla 112 milyon lira zarara uğratıldığı belirlenmiştir. Ayrıca, temin edilen ilaçların bir kısmının kimliği belirsiz yabancı uyruklu şahıslara satılarak maddi menfaat temin edildiği anlaşılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında Zincirleme Şekilde Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık, Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme ve Ele Geçirme suçlarından Prof. Dr. A.E., tıbbi sekreter N.O., Ecz. Y.E., Ecz. A.H., Ecz. çalışanı R.Ç., ilaç mümessili C.K. ve E.Ç. isimli şahıslar hakkında 11.05.2025 tarihinde arama, yakalama ve gözaltı kararı verilmiştir” ifadelerine yer verildi.

Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Yönetim Kurulu tarafından da bir açıklama yapılarak; “haberlerde yer alan soruşturma ve adli sürecin, kurumun Vakıf Yönetim Kurulunun kararıyla başlatıldığı, 18 Eylül 2020'de toplanan Yönetim Kurulunun, kurum içerisinde tespit ettiği usulsüzlük şüphesi üzerine hiçbir baskı olmaksızın, kendi inisiyatifiyle derhal adli süreci başlatma kararı aldığı ve tüm yetkili birimlere (avukatlar ve yöneticiler dâhil) gerekli suç duyurusunda bulunulması için yetki verdiği” belirtildi.

SGK’nu dolandırmak için yapılan bu ve benzeri eylemler medyaya yansıdığında bilgimiz oluyor ama medyaya yansımayan daha ne dolandırma vak’aları var bilemiyoruz.

Etkili bir denetim mekanizması ile dolandırma girişimleri azaltılsa da tamamen önlenmesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz.

Çünkü dolandırıcılar şeytanın aklına gelmeyen yöntemler kullanıyorlar ve de unvan(!) sahibi okumuş(!) çocuklar.

Zannedildiği gibi her kötülük cehaletten ve cahillerden doğmuyor.

Eğitimli dolandırıcıların varlığı, mektep bitirmekle adam olunmayacağının gösteriyor.

Ne yazık ki günümüzde pazar tezgâhındaki bir hıyarın ağa olma ihtimali, mektep bitirmiş bazı okumuşların adam olma ihtimalinden çok daha fazla.

SGK çalışanlarının üzerlerine düşen görevleri tam ve eksiksiz yapmaları halinde dolandırıcılık girişimlerinin azaltılabileceğini düşünüyorum.

Peki, SGK çalışanları görevlerini tam ve eksiksiz olarak yapıyorlar mı?

İşte zurnanın zırt dediği yer tam da burası.

Ben kısa bir süre önce yaşadığım bir olayı anlatayım, kararı siz verin.

12 Eylül 2025 tarihinde bir para transferi için Ziraat Bankası internet şubesindeki hesabıma girdiğimde 459.570,14 TL+279,81 TL+4.710,03 TL tutarında üç ayrı para yatırıldığını fark edince hemen bankayı arayıp bu paraların kim tarafından yatırıldığını sordum.

Çünkü böylesine ciddi bir tutarın yatırılmasını gerektiren hukuki bir gerekçe yoktu.

Banka görevlisi paraların SGK tarafından yatırıldığı ancak dayanağı hakkında bir bilgilerinin bulunmadığını söyleyince ALO 170 hattını arayarak durumu aktardım.

Böyle yüksek bir meblağın hesabıma yatırılmasının hukuki gerekçesinin olmadığını, altı sene önce emekli olarak ikramiyemi aldığımı ve bu işte bir hata olabileceğini söyleyerek 12.09.2025 tarih ve 171643663 sayılı başvuru ile durumun araştırılıp sonucun bildirilmesini talep ettim.

Bir kaç gün sonra başvuruma istinaden ALO 170 hattını tekrar aradığımda yatırılan tutarların 4200 ek göstergenin 4400’e yükseltilmesi nedeniyle intibaktan kaynaklanan ikramiye farkları olduğu bilgisi verildi.

Verilen bu bilgi benim için ikna edici değildi.

Çünkü 2022 yılı Temmuz ayında yürürlüğe giren kanunla ek göstergeler yeniden düzenlenmişti ancak bir fark verilmesi gerekiyor ise bu sadece maaştan doğan yaklaşık üç yıllık mütevazı bir fark olabilirdi.

2019 yılında emekli olmam nedeniyle 2022 yılında çıkan bir kanuna dayanılarak geçmişe yönelik ikramiye ödenmesi hukuken mümkün değildi.

Bunu görev yeni başlamış bir aday SGK memuru bile bilirdi.

Vatandaşla SGK arasında görev yapan ve sadece başvuru oluşturup sorunun ilgili birime aktaran ALO 170 görevlileri ile bu hatayı tartışmanın yararı olmadığını bildiğim için bankaya yatan parayı harcamadım ve nasıl olsa geri alırlar diyerek beklemeye başladım.

Bu arada benimle aynı şartlarda emekli olan bir arkadaşımla birlikte Mithatpaşa Caddesindeki birime giderek ilgili müdür ile görüştükten sonra arkadaşımdan bir dilekçe vermesi istendi.

Eğer bana ödeme yapılmışsa ona da yapılması gerektiği söylenmişti ama aradan bir ay geçmeden Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Ödemeler Daire Başkanlığı’nın 31.10.2025 gün ve E-81497768-205.07-128744115 sayılı yazıları ile 27.10.2025 tarih ve 681026 sayılı işlemleriyle sehven ödendiğini iddia ettikleri 459.570,14 TL’nın adıma borç olarak çıkartıldığı, Aralık Ayından itibaren maaşımdan ¼ oranında kesinti yapılacağı eğer kesinti istemiyorsam paranın tamamını ödeyerek dekontunu göndermem gerektiği belirtilen tebligatı aldım.

Oysa para yattığında onları uyararak bu ödemenin hukuki bir dayanağı olmadığını söylememe rağmen itirazlarım kabul görmemişti.

SGK Yönetimi/Teftiş Kurulu lütfedip te yazdıklarımın doğru olup olmadığının öğrenmek istiyorsa ALO 170 ses kayıtlarını inceleyebilirler

Ortada fol yok yumurta yokken 465 bin liraya yakın bir parayı ödüyorsunuz, itirazları ciddiye almıyorsunuz ve sonra da efendim sehven olmuş diyerek iadesini istiyorsunuz.

Sehven sözlük anlamı itibariyle kasıtsız yapılan hata demektir.

İyi hoş ta 465 bin lirayı nereden uydurdunuz?

Gözden kaçacak bir durum yok ve tamamı tamamına nasıl hesapladıklarını bilemediğim 465 bin liralık bir ödeme var.

Bunun neresi SEHVEN?.

Doğru dürüst mevzuata baksalardı böyle bir ödeme yapmazlardı.

2022 yılında çıkan bir kanuna göre 2019 yılında emekli olmuş bir emekliye nasıl ikramiye ödenmesi SEHVEN ile değil ancak sorumsuzlukla, kayıtsızlıkla açıklanabilir.

Bu rakamı neye göre hesapladılar?

Bu hesaplamaları üst amirler kontrol etmediler mi?

Madem ek göstergeden doğan bir ikramiye farkı söz konusu o zaman bunu neden yazılı olarak bildirmediler?

Gerekçesini yazılı tebliğ etmedikleri ödemeyi geri alırken neden “SEHVEN”e sığındılar?

Bu soruları uzatabiliriz ancak verilecek hiç cevap SEHVEN ile açıklanamaz.

Öte yandan aşağıdaki yazıdan da görüleceği üzere iadesi istenilen ödemenin 27.10.2025 gün ve 681026 sayılı işlemle yapıldığı iddiası da gerçek dışıdır.

Çünkü paranın banka hesabıma giriş tarihi 12.09.2025’ dir ve bu nedenle 27.10.2025 tarihinde işlem yapılması mümkün değildir.

Daha ödeme yaptıkları tarihten bile haberleri olmayan ilgisiz ilgililerin SEHVEN gerekçeleri trajikomik bir sorumluluktan kurtulma çabasdır.

Ben ödenmemesi gereken bu parayı harcamayarak iade etmeseydim, her ay maaşımın ¼ ü kesilerek geri alınması halinde borcun ödenmesi yaklaşık üç yıl sürecekti.

Peki, ben devlet kesesinden, yetim hakkından masrafsız kredi kullanmanın hesabını kim verecekti?

Bana yapıldığı gibi “SEHVEN” daha kaç kişiye ödeme yapıldı, bunların ne kadarı paranın tamamını iade etti, ne kadarı masrafsız kredi kullanır gibi maaşından ¼ kesinti yapılarak ödüyor ya da ödüyor mu bilmiyoruz.

Ciddi bir rahatsızlığı olan eşime 24 saat refakat etmekte iken sorumsuz görevlilerin ihmalleri yüzünden bankaya giderek parayı yatırmak, kırtasiyeden çıktı almak ve dekontu kargoya vermek için onu evde tek başına bırakmak zorunda kaldım.

Bu süreçte eşim bir sorun yaşasaydım sorumlusu kim olacaktı?

Para yatırma işlemi on-line yapıldığı halde ben iade ederken neden bankaya gitmek zorunda bırakıldım?

Neden İnternet bankacılığı aracılığı ile parayı yatıramadım?

Ve neden paranın yatırıldığı sistemden kontrol edilmedi de dekont göndermek zorunda kaldım?

Şimdi bazı okurlar “sen yine şanslısın, bizden ödemedikleri paraları istediler. Emekli ikramiyemizi alıncaya kadar anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi” diyecekler.

Olabilir, her şey olabilir.

Ama sorumsuzluğun, ihmalin ve ciddiyetsizliğin adı asla SEHVEN olamaz.

Şimdi tekrar başa dönelim ve soralım!..

Altında kim bilir kaç memur ve yetkili amirin imzası bulunan SEHVEN ödemeler yapılırken SGK’nun Balıklı Rum Hastanesindeki 112 milyon liralık zararı nasıl önlenecekti?

Sayın Bakanın ve SGK Teftiş Kurulu’nun bu yazımızı ihbar kabul ederek yaptıkları sorumsuzlukları SEHVEN diyerek masumlaştırmaya çalışan ilgisiz ilgililer hakkında gerekli işlemleri yapacaklarını umuyoruz.