1.İZNİK KONSİLİ

Kutalmış oğlu Süleyman Şah tarafından 1081 yılında Anadolu Selçuklu Devletinin kurulmasının akabinde İznik fethedilerek başkent yapıldı. 1097 yılında gerçekleştirilen I.Haçlı Seferinde elimizden çıkan İznik, 1329 yılında Orhan Bey tarafından tekrar fethedilerek Osmanlı Devleti’nin başkenti yapıldı. Kültür ve sanat açısından dönemin Altın şehriydi. Dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretildi. İznik şehrinin önemine birazda Hristiyanlık tarihi açısından bakmakta fayda olduğu kanaatindeyim.

Doğu Roma İmparatoru Konstantin Hıristiyan imparatorluğunu kurduktan sonra ülkenin başkentini Roma’dan taşıyıp güçlü ve bağımsız bir otorite sağlamak istiyordu. Konstantin, kendi devletinin sınırları içerisinde yaşayan bütün Hristiyanlara Milan Fermanı’nı yayınlamak suretiyle din konusunda özgürlük tanımış, pagan inancına sahip olan imparatorluğun Hristiyanlığa geçmesini sağlamıştır.

‘Konstantin’in Kutsanmış Şehri’ kitabının yazarı olan Önder Kaya’ya göre; ‘’ Tarihsel süreç içinde Roma imparatorları devletin uğradığı zaaflara karşı bir tedbir olarak veya bazı durumlarda askeri harekatları kolaylaştırmak amacıyla kendilerine ikinci bir merkez arayışına girmişlerdir. Mesela Sezar’ın bu nedenle İskenderiye’yi kendisine merkez edinmeye çalıştığı belirtilir. Diocletian için de İzmit olduğu söylenmektedir. Fakat Konstantin’e kadar hiçbir imparator radikal bir kararla kendisine yeni bir başkent tasarlama yoluna gitmemiştir.’’

Konstantin imparatorluğun başkentini coğrafi konumu ve stratejik önemi nedeniyle İstanbul şehrine taşımış, burayı başkent yapabilmek için imparatorluğun bütün imkanlarını seferber etmiş, şehrin tamamı şantiye alanına döndürülerek yeni kiliseler, anıtlar, yollar, sütunlar gibi çok sayıda yeni yapı inşa ettirilmiştir. Daha sonra bu şehrin coğrafi ve stratejik avantajlarını kullanmış, ticaret yollarının hakimiyetini de elinde tutarak imparatorluğunu ekonomik, kültürel ve siyasal açıdan dünyanın en güçlü merkezi konumuna getirmiştir.

İstanbul şehrinin başkent olması Hıristiyanlık dünyası için Anadolu coğrafyasının öneminin giderek artmasını sağlamıştır. Bugün ki Türkiye siyasal sınırları içerisinde olan İstanbul, İznik, Efes, Antakya, Tarsus, Kadıköy gibi çok sayıda yerleşim yeri Hristiyanlar için önemli merkezler haline gelmiştir. Hıristiyanlık dünyasının ilk döneminde gerçekleştirilen Antikite konsillerin tamamının Türkiye siyasal sınırları içerisinde gerçekleştirilmesi Anadolu coğrafyasının öneminin kanıtı olarak değerlendirilebilir.

Bu amaçla düzenlenen Antikite Konsillerin ilki M.S. 325 yılında gerçekleştirilen İznik Konsili’dir. M.S. 869 yılında gerçekleştirilen IV. İstanbul Konsiline kadar olan toplam sekiz konsildir.

İznik konsili günümüzde İznik’te bulunan Ayasofya Orhan Caminde yapılmıştı.

Bu sene ilk ökümenik konsil olan İznik konsilinin 1700.yıl dönümü olması sebebiyle Papa 14. Leo’nun Kasım ayının son günlerinde Türkiye’ye bir ziyaret yaparak, İznik ilçesinde temaslarda bulunacağı açıklandı.

Ziyaretle ilgili Papa 14. Leo: “Günümüz kilise hayatındaki en derin yaralardan biri Hristiyanlar olarak bölünmüş olmamızdır. İznik bir inanç bildirgesidir, farklı bölünmeler yaşanmadan önce hepimizin ortak bir inanç beyanında bulunabileceği anlardan biridir” şeklinde birlik mesajı verdi.

Katolik ve Ortodoks kiliselerinin 1054 yılındaki ayrılmasından 971 yıl sonra, şehrin Hristiyanların elinden çıkmasından 696 yıl sonra yeniden İznik’te toplanılmasının amacı nedir?

Konsil formatında bir platform mu oluşturulacaktır?

Siyasi bir mesaj mı vermek istemektedirler?

Türk ve Müslüman yurdu olan ülkemizde gerçekleştirilecek olan bu organizasyonu iyi analiz etmeliyiz. Yaklaşık 50 bin ziyaretçinin katılması beklenen toplantıda, turizm ve ticaret açısından hareketlilik olacaktır. Lakin işin özü araştırılmalı, uluslararası düzeyde verilmesi muhtemel dini ve siyasi mesajlara müsaade edilmemelidir.

Bu ziyaret stratejik açıdan da değerlendirilmeli, istihbarat teşkilatımız süreci hassasiyetle izlemelidir.