Birileri dün tükürdüklerini bugün yalayarak sahte kahramanlık destanları yazarken birileri de bu ülkenin geleceğini güvence altına almak, dosta güven düşmana korku vermek amacıyla azimle gece gündüz çalışmaya, üretmeye ve başarmaya devam ediyorlar.

Çok değil daha iki sene önce yere göğe sığdırılamayan ve cumhurbaşkanı adaylığı için oy istenen Kemal Kılıçdaroğlu, bugün hain ilan ediliyor, sarayı adamı olmakla suçlanıyor.

Nasıl zavallı bir mantıksa işlerine gelmeyen herkes bir anda sarayın adamı oluveriyor ama yeniden aralarına katıldığında ise hiçbir şey olmamış gibi davranarak kırk yıllık dost gibi bağırlarına basıyorlar.

İkiyüzlülük, müptezellik paçalardan akıyor.

Dün baba oğul gibiyiz diyenler bugün kanlı bıçaklılar.

Oğul babayı sırtından hançerlemiş, baba sırtındaki hançerlerin hesabını sorma derdine düşmüş.

Dün iktidarı yolsuzlukla suçlayanlar bugün pisliğe bulaşmış partililerin arınması gerektiğini söylüyorlar.

Pavyon kapılarında/meyhanelerde delege tavlamak annelerinin ak sütü gibi helal sayılıyor.

Dün bir uyduruk yardımcılık uğruna altılı masada dekor olmaya rıza gösterenler, o masanın görünmeyen üyesi DEM’le kapalı kapılar ardında iş birliği yapılmasından; Kandil’in ve Fetö’nün cumhurbaşkanları adaylarına destek vermesinden rahatsız olmayanlar bugün millete damardan milliyetçilik nutukları çekiyorlar.

Altılı masadan kalktıklarında yemedikleri küfür ve hakaret kalmadığı halde ağızlarına açıp ta “siz kim oluyorsunuz ulan!.. diyemeyen ve tekme tokat tekrar masaya oturan kartondan kaplanlar bugün atınca mangalda kül bırakmıyorlar.

Dün nasıl olsa kimse bana dokunamaz özgüveniyle İstanbul’u haraca bağlayıp eko sistem oluşturanlar mağdurları oynuyorlar.

“Beraber yürüttük ama sorun bakalım neden yürüttük?” diyerek etkin pişmanlıktan faydalanan parti üyelerini ihraç etmekten aciz bir yönetim, dört bin sayfaya yakın iddianamede şahitli ispatlı, tanıklı belgeli vurguna gözlerini kapatarak iddianame boş masallarıyla toksik sosyolojiyi tatmin ediyor.

O toksik sosyolojiden bir Allah’ın kulu çıkıp da “yahu eğer iddianamenin içi boş ise etkin pişmanlıktan faydalanıp beraber yediklerini itiraf eden 24 parti üyesini neden ihraç etmiyorsunuz? İhsan Aktaş adlarını verdiği genel başkan yardımcılarına rüşvet verdiğini söylüyor ama adları geçen genel başkan yardımcılarından neden iftira davası açmıyor? yetmişbin lira maaş olan bir memur nasıl milyarlık servet ediniyor? nasıl otuz milyonluk arabalara biniyor, nasıl süper rezidanslarda oturuyor? Üçyüzelli bin lira aylık geliri olan bir danışman nasıl aylık dörtyüzbin olan lirayı kirayı hem de bir defada yıllık ödüyor? diyemiyor.

Çünkü herkes malını(!) biliyor.

En nadide örnekleriyle ikiyüzlülük, sahte demokratlık, çakma milliyetçilik, utanılacak bir yalancılık, küfürbazlık, zimmet, rüşvet, irtikap almış başını giderken milleti aptal yerine koyanlar anlattıkları masallara inanmamızı istiyorlar.

Onlara "Bukowski"nin şu güzel sözlerini hatırlatalım.

“İnsanları aptal yerine koyarken, onların her şeyin farkında olup, içlerinden size gülüyor olma ihtimalini bir düşünün derim!”

****

Bir tarafta şahsi ikbal hesaplarıyla sun’i gündem oluşturulurken başta da ifade ettiğimiz gibi diğer yanda bu milletin has evlatları gurur duyulacak başarı hikayelerine imza atıyorlar.

Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen Bayraktar KIZILELMA, dünya havacılık muharebe tarihinde bir ilke daha imza atarak (birilerinin balıkları ürküttüğünü söylediği) Sinop açıklarında gerçekleştirilen tarihi testte ASELSAN imzalı MURAD AESA radarının işaretlediği hedefi, TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen GÖKDOĞAN füzesiyle tam isabetle vurdu.

Yetenekleri villa kapatmak, kamera kapatmak, para destelerinden kuleler yapmak, valizlerde para taşımak, yurt dışına para kaçırmak olanlar için önemli olmayabilir ancak Bayraktar KIZILELMA, havacılık tarihinde görüş ötesi hava-hava füzesi kullanarak jet motorlu bir hava hedefini vuran ilk insansız savaş uçağı oldu.

Dünya genelindeki insansız savaş uçağı projelerinin neredeyse tamamı hava-yer görevleri için tasarlanırken ve henüz dünyada hiçbir insansız platform hava-hava atış kabiliyetine ulaşamamışken, Bayraktar KIZILELMA hava-hava muharebesi yeteneğini kanıtlayan dünyadaki ilk ve tek platform olarak havacılık tarihinde yeni bir çağın kapısı açtı.

Test için Merzifon 5. Ana Jet Üssü’nden havalanan 5 adet F-16 savaş uçağı, Sinop semalarında Bayraktar KIZILELMA ile buluştu.

Medyada yer alan haberlere göre senaryo gereği fırlatılan yüksek hızlı jet motorlu hedef uçağı, Bayraktar KIZILELMA üzerinde bulunan ve ASELSAN tarafından geliştirilen MURAD AESA radarı ile tespit edilerek takibe alındı. Hedefin radar tarafından hassas bir şekilde işaretlenmesinin ardından KIZILELMA, kanat altında taşıdığı TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen GÖKDOĞAN Görüş Ötesi Hava-Hava Füzesi'ni ateşledi. Fırlatılan milli füze, jet motorlu hedef uçağı tam isabetle vurdu.

Bu testle birlikte milli insansız savaş uçağı Bayraktar KIZILELMA’nın havadan havaya taarruz yeteneği onaylanırken, Türk havacılık tarihinde ilk kez milli bir uçaktan, milli hava-hava füzesi, milli bir radar tarafından güdümlenerek hava hedefine karşı ateşlendi.

Bu testin belki de en can alıcı noktası hava-hava görev zincirinin tüm halkalarının tamamen milli imkânlarla icra edilmiş olmasıydı.

Mevcut savaş uçaklarına kıyasla çok daha düşük radar izine (RKA) sahip olan Bayraktar KIZILELMA, üzerindeki gelişmiş sensörlerle düşman uçaklarını onlar kendisini fark etmeden çok uzak mesafeden tespit edebiliyor. "Görülmeden gören, vurulmadan vuran" bu yeni konsept sayesinde Bayraktar KIZILELMA, hava muharebelerinde üstünlük sağlayacak bir platform olacak.

Ülkesinin gücüne inanmayan bazı ezik ahmakların başlangıçta kabullenemeyip dalga geçtikleri KIZILELMA’yı almak için ülkelerin sıraya girecekleri günleri görmemizin çok uzak olmadığını düşünüyorum.

Platforma şimdiye kadar ASELSAN tarafından geliştirilen MURAD AESA Radarı ve Düşük Görünürlüklü Elektro-Optik Hedefleme Sistemi TOYGUN gibi dünyada sayılı ülkenin üretebildiği ileri teknoloji sistemlerin entegrasyonu başarıyla gerçekleştirildi.

Daha önce gerçekleştirilen testlerde TOLUN ve TEBER-82 mühimmatlarıyla hedefleri tam isabetle vuran Bayraktar KIZILELMA, GÖKDOĞAN atışıyla birlikte hava-yer görevlerinin yanı sıra hava-hava görevlerindeki yetkinliğini de kanıtlanmış oldu.

Tüm projelerini öz kaynakları ile yürüten Baykar, 2003 yılındaki İHA Ar-Ge sürecinin başlangıcından itibaren tüm gelirlerinin %83’ünü ihracattan elde etti.

Baykar 2024 yılında 1.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

2023’te sektör ihracatının üçte birini tek başına yapan Baykar, 2024 yılında da savunma ve havacılık sektörü toplam ihracatının dörtte birini tek başına gerçekleştirerek Türkiye’yi küresel SİHA ihracat pazarında lider konuma taşıdı.

Dünyanın en büyük insansız hava aracı şirketi olan Baykar, Bayraktar TB2 SİHA için 36 ülkeyle, Bayraktar AKINCI TİHA için ise şimdiye kadar 16 ülke ile olmak üzere toplam 37 ülkeyle ihracat anlaşması imzaladı.

Yani sizin anlayacağınız birileri şahsi ikballeri için malı götürürken, birileri de bu ülkenin geleceği için yatırım yapmaya, üretmeye devam ediyor.

Sözü fazla uzatmadan soralım.

Gerçek vatansever kimdir?

Şahsi ikballeri için yürütenler mi?

Yoksa devleti için üretenler mi?