Koltuk sevdası bir insanı bu kadar mı kör eder?

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan, Merdan Yanardağ, Melih Geçek ve Hüseyin Gün hakkında "casusluk" suçundan başlatılan soruşturma kapsamında Savcılık; “İstanbul Senin” uygulamasını kullanan 4,7 milyon kişinin verileri ve konum bilgilerinin iki farklı yabancı ülkeye sızdırıldığını, uygulamayı kullanan 3,6 milyon kişinin verilerinin ve konum bilgilerinin dark web üzerinden satışa çıkarıldığını, bu uygulamanın içinde bir altı uygulama olan “İBB Hanem”de ise 11 milyon kişinin sandık verilerinin işlenerek program dışına sızdırıldığını açıkladı

Hadi rüşveti, zimmeti, vurgunu, yolsuzluğu, villa sevgisini anladık ta veri satmak nedir be birader?

Koltuk sevdası bir insanı bu kadar mı kör eder?

Hatırlanacağı üzere Ekrem İmamoğlu, 17 Nisan 2019 tarihinde mazbatasını aldıktan bir gün sonra 18 Nisan’da Teftiş Kurulu’na; “Belediyemiz Müfettişlerinden Emine Sema Ballı ve Kaya Albayrak Belediyemiz çalışanlarından ve/veya dışarıdan belirlenecek üç uzman ile Belediyemiz ve bağlı kuruluşlarının elektronik veri tabanı ve altyapılarında her türlü inceleme ve araştırmayı yapmaya ve veri tabanı ve altyapıyı kopyalamaya yetkilendirilmiştir. Gereğini rica ederim.” Talimatını vermişti.

Asgari düzeyde devlet terbiyesi almış herkesin idrak edeceği üzere; Sayıştay denetiminden geçen bütün iş ve işlemlerin kayıtlı olduğu veri tabanını kurum dışından kim olduğu belli olmayan, güvenlik soruşturmasından geçmemiş kişilere kopyalatma talimatı verilmesi devlet güvenliğini tehdittir. Tüm elektronik veri tabanı ve altyapının kurum dışı kişilerce kopyalanmasının kişisel, siyasal ve hatta ticari amaca daha da vahimi yabancı istihbarat servislerinin amaçlarına hizmet edeceği açıktır ve tartışmasız bir ihanettir.

Bu talimat mahkeme kararıyla durdurulmuş olsa da yenilenen seçimleri kazanan İmamoğlu’nun yarım bıraktığı işi tamamlayarak elde edilen verilerin dark web üzerinden satıldığını İstanbul C. Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmadan anlıyoruz.

Seçimi kazanan bir belediye başkanının yapacağı ilk iş veri kopyalanmasının istenmesi midir?

Bu veri merakı nereden gelmektedir?

Görünen o ki bu dizginlenemeyen siyasi hırsa engel olunmasaymış İstanbul’u bile satılabilirlermiş.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının konuya ilişkin aşağıdaki 24.10.2025 tarihli açıklaması, ahtapotun kollarının ve ihanetin nerelere kadar uzandığını, hangi karanlık mahfillerle nasıl kirli bir işbirliği yapıldığını göstermesi açısından gerçekten ibretliktir.

"Cumhuriyet Başsavcılığımız Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülmekte olan soruşturma kapsamında; 04/07/2025 tarihinde Casusluk suçundan tutuklanan ve yabancı ülkeler lehine ajanlık faaliyetlerinde bulunduğu, görüşmelerini gizliliğe riayet etmek amacıyla kriptolu telefonlar üzerinden gerçekleştirdiği, farklı ülkelerde gerçekleşen iç karışıklıkları finanse ettiği tespit edilen şüpheli Hüseyin GÜN’ e ait dijital materyaller (kriptolu telefon ve el yazısı doküman) incelendiğinde; sivil şahısların ya da şirketlerin temin etmesinin mümkün olmayacağı askeri mühimmat ve silahlara ait fotoğraflara ve İsrail Ülkesinde Askeri ya da Siyasi alanda faaliyet gösterdiği anlaşılan İsrail vatandaşlarına ait pasaport fotoğraflarına rastlandığı, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü kapsamında adli işlem tesis edilen şahıslar ve bu şahıslar haricinde PKK/KCK Silahlı Terör Örgütü kapsamında adli işlem tesis edilen şahısların GSM hatları ile iletişim irtibatları bulunmuş ve farklı ülke konsolosluk görevlileri ile çok sayıda iletişim irtibatı tespit edilmiştir.

Şüpheli hakkındaki MASAK incelemesi neticesinde; hâlihazırda herhangi bir ticari işletmesi bulunmamasına rağmen yüklü miktarda yurtiçi yurtdışı para transferlerinin bulunduğu, hesaplarında 85 (seksenbeş) Milyon Türk Lirası tutarındaki paranın nakit olarak çekiminin gerçekleştirildiği ve bu tutarın kullanımına ilişkin herhangi bir alım-satım kaydına rastlanılmadığı tespit edilmiştir.

El yazısı defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde ise şüpheliye ait olduğu anlaşılan belgeler içerisinde farklı ülkelerde gerçekleşen Darbe Girişimi/İç karışıklık olayları ile alakalı hususlardan bahsedildiği, Ülkemiz geneli görüşmüş olduğu şahıs veya kurumları günlük olarak not aldığı, yabancı bir ülke lehine faaliyet gösterdiği anlaşılan İstihbarat elemanları ya da siyasi faaliyetlerde bulunan şahıslara ülkemiz geneli konularda bilgi aktarımında bulunduğu yönünde içeriklerin ve FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üst yönetim kadrosunda bulunan ve İngiltere imamı olarak nitelendirilen Mustafa ÖZCAN isimli şahıs ile yüz yüze görüşme gerçekleştirdiği, bu kişiden öneriler aldığına dair notların bulunduğu, Ortadoğu Ülkeleri, Afrika Ülkeleri ve Ülkemiz ile alakalı konularda toplamış olduğu bilgileri istihbari faaliyet gösterdiği tespit edilen yabancı bir ülkeye mensup şahıslara aktardığı şeklinde tespitlerin bulunduğu, şüpheli Hüseyin GÜN’ ün ticari kimliğini ön planda göstererek, başkaca ülke menfaatleri doğrultusunda ülkemiz ve başkaca ülkelerde faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır.

Şüphelinin irtibatları incelendiğinde birçok yabancı ülke istihbarat görevlisiyle irtibatının bulunduğu, dikkat çekici olarak yabancı bir ülkenin istihbarat görevlisi şahısla FETÖ mensupları kullanılan ByLock Talk and Chat programı benzeri dışarıdan erişilemeyip üst düzey gizliliğe sahip kriptografik haberleşme programlarından olan “Wickr” programı üzerinden yaptığı yazışmalarda yabancı ülke istihbarat görevlisinin şüpheliye ülkemizde önceden görev yapmış iki bakanımızın da aralarında bulunduğu bir grubun uzaktan ve gizli çekilmiş bir resminin gönderildiği,

Yine Şüphelinin aynı kriptografik haberleşme programı üzerinden Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü yöneticilerinden olan şüpheli Necati ÖZKAN isimli şahısla özet olarak “dijital istihbarat toplama, İmamoğlu için gerçekleştirilen çalışmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar, 70.000 gönüllünün acil aktive edilmesi gerektiği, Murat Ongun’un cep telefonu uzaktan erişimli dinlemeye izin verebilecek casus yazılım ile enfekte olduğunu bu nedenle Murat’ın Ekrem Bey ile yapılacak hassas özel kampanya toplantılarına telefonunu götürmemesinin çok önemli olduğu” şeklinde Necati Özkan’a talimat verir vasıfta görüşmelerin tespit edildiği, şüpheli Hüseyin Gün’ün Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü yöneticilerinden şüpheli Necati Özkan’ın hiyerarşik olarak üstünde suç örgütü içerisinde yönetici olarak faaliyet gösterdiği,

Ekrem İMAMOĞLU suç örgütünün asıl amacının maddi menfaat elde ederek örgüt lideri Ekrem İMAMOĞLU’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için fon oluşturmak olduğu, Suç Örgütü yöneticilerinden şüpheli Hüseyin GÜN’ ün şüpheli Necati ÖZKAN ile örgütün bu amacı doğrultusunda 2019 Yerel Seçim Kampanyasında işbirliği yapmak ve özellikle seçmenlere ait gizli bilgilerin sızdırılması suretiyle bu amaç doğrultusunda eylemde bulundukları, seçim bölgelerine ilişkin analiz yaparak seçmen profili çıkardıkları ve strateji belirledikleri, bu çalışmayı gerçekleştirirken de seçmenlere ait bilgilerin yabancı istihbarat servisleri ile paylaşıldığı ve eylemin casusluk faaliyeti kapsamında olduğu, ayrıca şüpheli Hüseyin Gün’ün suç örgütünün kurucusu diğer şüphelilerden Ekrem İmamoğlu’yla irtibatı ve ortak buluşmalarının bulunduğu anlaşılmıştır.

Soruşturma kapsamında elde olunan delillere göre medya mensubu şüpheli Merdan YANARDAĞ’ın Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı Suç Örgütü yöneticilerinden şüpheli Hüseyin GÜN ile casusluk faaliyetlerine ilişkin çok sayıda irtibat ve yazışmasının tespit edildiği, tanık beyanı ile de doğrulandığı üzere şüpheli Merdan YANARDAĞ’ ın şüpheli Hüseyin GÜN’ den menfaat temin etmek suretiyle seçim sürecinin basın ayağını organize ettiği ve 2019 yerel seçimlerinde yabancı istihbarat servisleri ile iştirak halinde seçimlerin manipüle edilmesi noktasında faaliyette bulunduğu ve bu şekilde “Casusluk” suçunu işlediği anlaşılmıştır.”

****

Hüseyin GÜN’ü ihbar eden üvey oğlu Ü.D.A. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifadesinde, Hüseyin Gün ile tanışıklığının annesi aracılığıyla 2004 yılında olduğunu belirterek, ‘'Bu şahsın annem ile olan tanışıklığı ise Azerbaycan üzerine yapılan bir ekonomi konferansında gerçekleştiğini biliyorum. Bu tanışıklıktan kaynaklı annemle gerçekleştirdiği görüşmelerde anneme yurtdışında, İngiltere, Amerika ve İsrail'de birçok kişi ve sermaye gruplarıyla bağlantısının olduğunu, buradan yatırım getirebileceğini, beraber iş yapma niyeti ve talebi olduğunu belirtmişti." dedi.

Şüpheli Gün'ün ‘CELLCRYPT' isimli kripto yazılım programını dönemin devlet yetkililerine sunarak pazarlamasını yapma gayesinde bulunduğunu bildiğini söyleyen Ü.D.A., "Bu yazılını programının asıl gayesi devletimizin üst makamlarında bulunan kişilerin telefonlarına sızarak, gizli kalması gereken bilgileri açığa çıkarmak veya devletin her kademesinden bilgileri olmaları adına gerçekleştirdiğini düşünüyorum. CELLCRYPT yazılımı ile ilgili yapmış olduğum araştırmalarda bu yazılımın İngiltere istihbarat örgütüne hizmet ettiğini düşünmekteyim. Bir dönem yardımcısı olarak çalışan B.Y. bana ‘Hüseyin bey polis çevirmelerinde sorun yaşamamak ve durdurulmamak için bir takım tedbirler alırdı. Aracında sinyal kesici bulundurduğunu biliyorum' demişti. Kendisinin İsrail ve Afrika ülkelerine çokça seyahati vardır. İsrail İstihbarat örgütü elemanlarıyla Afrika ülkelerinde görüştüğünü düşünüyorum. Hatta pandemi döneminde İsrail, ülkeye yabancıların girişini yasaklamasına rağmen Hüseyin Gün ve beraberindekilere özel karşılama ve muamele yapıldığını kendisinden dinlemiştim.

Yaklaşık 1 yıl kadar önce Lübnan'daki telsiz/çağrı cihazı patlaması haberlerini gördüğünde ilk olarak aklına Hüseyin Gün'ün geldiğini belirterek, "Onun geçmiş dönemdeki kriptolu telefon-çağrı cihazı ve sinyal kesici gibi teknolojik aletlerin ticaretini yapmak istemesi, İsrail ve İngiliz İstihbarat elemanlarıyla olan samimiyetini birlikte değerlendirdiğimde bu patlamada bir rolünün olabileceğini düşündüm. Bu kişinin sadece ülkemizde değil Azerbaycan, Özbekistan ve Kırgızistan başta olmak üzere komşu dost ülkelerimizde ajanlık faaliyetlerinde bulunduğunu, ticari olarak göstermiş olduğu faaliyetleri doğrultusunda ülkemiz ve komşu ülkelerde istihbari faaliyetlerde bulunduğunu düşünüyorum. Bu şirketin kurulumu üzerine ise Azerbaycan ülkesinde o dönem muhalif olan İsa Gambar gibi birçok şahsı, Azerbaycan ülkesini demokratikleşme adı altında finanse ettiklerini biliyorum. Daha sonra bu şirket üzerinden Amerika'da siyasi lobi şirketlerine Edward Palmer isimli avukatlık bürosu üzerinden yüklü miktarlarda para aktarıldığını, bunun amacının da muhalefeti destekleyerek, mevcut hükümet üzerinde baskı oluşturmak ve fırsatı bulunduğunda yıkabilmek veya güç kaybettirmek niyetiyle yapılmıştır. Yine 2005-2006 yıllarında Özbekistan ülkesinde mevcut yönetimi devirmek amacıyla bir takım faaliyetler bulunmuştu. İngiltere istihbarat servisi olan MİS ve MI6 ile yapmış olduğu görüşmelerde darbeyi gerçekleştirmek ve muhalefete finansman sağlamak için talepte bulunduğu biliyorum. Bu konuları Hüseyin Gün isimli şahıs anneme anlatırken duymuştum" dedi.

****

Makamında birlikte resim çektirecek kadar samimi olmalarına rağmen Ekrem İmamoğlu’nun hatırlamadığı Hüseyin gün ikiyüzaltmış sayfa ifade vererek itirafçı oldu.

Merdan Yanardağ ile "manevi annesi" dediği S.A. aracılığıyla tanıştığını, kendisine maddi destekte bulunduğunu belirten Gün, "Hayat görüşü açısından saygı duyduğum bir insandır. Kendisinin ne şartlar altında yayın yaptığını ve gazetecilik yapmaya çalıştığını bilirim. Maddi açıdan sıkıntılı bir yayın hayatı vardır. Bu yüzden hem anne yadigarı olması hem de saygı duyduğum bir gazeteci olması sebebiyle kendisine yılda birkaç kez olmak üzere cüzi miktarlarda yani 2 bin-3 bin avro ya da dolar tutarında destek verirdim." ifadelerini kullandı.

Gün, bu desteğin tamamen manevi amaçlı olduğunu savunarak, paraları zaman zaman yüz yüze, bazen de annesinin şoförü aracılığıyla verdiğini öne sürdü.

Emniyet incelemesinde, Gün'ün dijital materyallerinde 5 bin 697 kişinin kaydı bulunduğu, bu kişiler arasında yabancı ülke istihbarat servisleri mensupları ve üst düzey bürokratların da yer aldığı tespit edildi.

Şüpheli Gün, İngiltere dış istihbarat servisi MI6'in başında 2020'den 2025'e kadar görev yapan Richard Moore ile arasında gerçekleşen 393 saniyelik tek seferlik telefon görüşmesine ilişkin "Kendisini İngiltere Büyükelçisi olduğu dönemden tanırım. Üzerinden çok fazla zaman geçtiği için görüşme içeriğini hatırlamıyorum. O dönemde ortak tanıdığımız David Charters isimli emekli bankacı aracılığıyla tanışmıştım. Sonraki süreçte MI6 başkanı olduğunu basından duydum ama o süreçte herhangi bir irtibatım olmadı." Dedi.

Şüpheli Gün'ün telefon incelemesinde, Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in oğlu Chemi Peres, Eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, Eski Ermenistan Başbakanı Karen Karapetyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın 2017-2019 arasında Yardımcı Asistanı Fiona Hill ile FETÖ sanığı eski savcı Zekeriya Öz'ün yurt dışına kaçırılmasını organize ettiği iddia edilen Aytaç Ocaklı'nın da arasında bulunduğu 14'ü istihbarat görevlisi olmak üzere, bürokrat, eski büyükelçi ve rütbeli askerlerden oluşan 34 irtibat tespit edildi.

Şirket ortağı olduğunu öne sürdüğü eski CIA çalışanı Aaron Barr'ın Ekrem İmamoğlu'na iletilmek üzere raporlar hazırladığını iddia eden Gün, "İmamoğlu'na iletilmek üzere raporları kendisi hazırlardı. Bu raporlarda İmamoğlu'nun nasıl bir yol izleyeceği ve hangi konulara odaklanacağı kısmını Aaron Barr belirlerdi. Bana göndermiş olduğu raporları ben Necati Özkan'a, o da Ekrem İmamoğlu'na iletirdi." ifadelerini kullandı.

Savcılık Hüseyin Gün isimli şahıs hakkında önceden FETÖ üyeliği nedeniyle soruşturma yapıldığı ve takipsizlik kararı verildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığı dezenformasyon amaçlı olduğu açıklandı.

Etkin pişmanlıktan yararlanan Hüseyin Gün Savcılıkta verdiği ifadesinde, "Osint (açık kaynak istihbaratı) programı vardır, bu program şemsiye programıdır. Bu şemsiyenin altında 'darkweb' gibi internette hassas bilgiye ulaşabileceğiniz bilgiler vardır. Necati Özkan bana Osint'e bir bakmamı istedi. "Osint'de yaptığımız araştırmada İBB'ye ait çok sayıda kurumsal mail ve şifreler vardı. Bu mail ve şifrelerle belediyenin en derinlerindeki bilgiye ulaşabilme kabiliyeti veriyordu. Burada belediye içi yazışmalar ve bilgi akışı görülebiliyordu ancak sadece bilgi temini vardı. Herhangi bir müdahale yapılamıyordu. Necati Özkan da bu 'Osint' alemine hakimdi. Ben de zaten ofisindeyken genel bir bilgilendirme yapmıştım. Dolayısıyla, Necati Özkan oradaki verilerin neye mal olabileceğini bilecek durumdaydı. Osint'te tekrar yaptığımız kontrollerde ilk gördüğümüz datadan daha fazlası olduğunu gördük. Beni Osint'e yönlendiren Necati Özkan'dır. Zaten bir kez girdiğiniz zaman sonradan gelen bilgilere de sahip oluyorsunuz. Osint'deki veriler ya hacklenme yoluyla ya da birinin oraya yüklemesiyle orada olur. Bu sahip olduğumuz imkânın sadece yüzde 10'udur. Biz ayrıca elimizdeki yazılımla sosyal medya hesapları üzerinden iç yazışmaları görüp buna göre algı oluşturmaya çalışıyorduk.

Yaptığımız analizleri ben Necati Özkan ile paylaşıyordum. Bizim şirket olarak sahip olduğumuz çok geniş yetkileri olan yazılımın mucidi Amerika istihbarat servisinde kapalı operasyon direktörüydü. Bu programın adı 'pq'dur ve bu kişi benim ortağım olan Aaron'du. Aaron zaten istihbarattan emeklidir. Ben yaptığım analizleri Necati Özkan'a verirdim, bunları başkana iletmesini söylerdim. O da başkana iletirdi. Başkan olarak kastedilen kişi Ekrem İmamoğlu'dur. Yazışmalarda 'Mayor' olarak geçen kişi de Ekrem İmamoğlu'dur. 2019 seçiminden sonra Melih Geçek, Necati Özkan, Yavuz Saltık ve Şenay isimli şahıslar vardı. Bu toplantıda 'İstanbul Senin' isimli bir projenin tanıtımını yaptık fakat o dönem böyle bir uygulama yoktu. Melih Geçek isimli şahıs bildiğim kadarıyla da IT konusunda en yetkili şahıslardan birisiydi. Toplantıda Geçek'i özel sektörde IT olarak tanıttılar, yakın zamanda da belediyede çalışacağını söylediler" diye konuştu.

Her şey kabak gibi ortada, şahitli ispatlı.

“Beraber yürüttük biz bu yollarda” diyen itirafçılar gibi Hüseyin GÜN de daha az ceza alma umuduyla Mayor ve ekibi ile ilişkisini itiraf etti.

Yabancı istihbarat örgütleri ile karanlık ilişkileri olan bir adamla(!) bir belediye başkanının işbirliği yapması sizce normal mi?

Ya da şöyle soralım; böyle bir büyük bir işbirliği(!) hayrına yapılır mı?

****

Sabrınızı zorlayarak buraya kadar aldığımız bilgiler özetin de özeti. Meraklısı internete girerse ayrıntıları görür.

Ortada; iki kadeh rakıyla kafa bulup; bunların hepsi yalan, kumpas, ciddiye almıyoruz diyerek geçiştirilemeyecek kadar büyük ve ciddi bir iddia vardır.

Üstelik bu iddialar, karşılıklı çıkar ilişkisi içinde olunan karanlık kişinin itirafları ile ete kemiğe bürünmüştür.

İddianame yazıldığında bakalım daha ne ihanetler göreceğiz

Adamlar koltuk hırsı uğruna İstanbul’luların verilerini ve konum bilgilerini satmışlar, fırsat bulsalardı İstanbul’u bile satarlardı.