Hangi Güçler Devreye Girdi? Vatandaşı Memnun Eden Sistem Bir Kalemde Bitirildi!

Yıllarca emek verilerek kurulan dijital tapu sistemi, vatandaşın kapı kapı dolaşma çilesine son vermişti. Ancak bugün hukuki dayanağı tartışmalı uygulamalarla bu kolaylığın yerini yeniden bürokrasi, külfet ve maddi yükler aldı. Peki, bu çöküşe kimler neden oldu?

Türkiye’de tapu işlemlerinin şeffaf, hızlı ve vatandaşı koruyan bir şekilde yürütülmesi amacıyla uzun yıllar boyunca çok önemli reformlar yapılmıştı. Bu reformların en büyüğü ise, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ile ilgili belediyeler arasında yapılan protokollerle emlak beyan değerinin dijital ortamda doğrudan alınmasıydı. Bu sistem sayesinde vatandaş, eskiden olduğu gibi kapı kapı dolaşmaktan kurtulmuş, işlemler bilgisayar ortamında tek tuşla çözülebilir hâle gelmişti.

AK Parti belediyeciliğinin hizmet odaklı anlayışı bu noktada adeta çığır açmış; vatandaş ilk kez devletin kendisine değer verdiğini hissetmiş, işlem kolaylığının tadını çıkarmıştı. Dijitalleşmenin bu güçlü adımı sayesinde hem belediyelerin hem de tapu müdürlüklerinin yükü azalmış, vatandaş için hızlı, güvenli ve modern bir düzen kurulmuştu.

Ancak son dönemde bazı muhalefet belediyeleri, hukuki bir zorunluluk olmamasına rağmen eski ve zahmetli bir uygulamayı yeniden devreye sokarak tapu işlemlerinde “ıslak imzalı emlak beyan değeri belgesi” talep etmeye başlamıştır. TAKBİS sorunsuz çalışırken, protokoller yürürlükteyken ve VUK hükümleri açıktayken bu geri dönüş hem şaşırtıcı hem de açıklama gerektiren bir durumdur.

Bu uygulamanın kamu yararıyla bağdaşmadığı, vatandaşa gereksiz yük getirdiği ve zaman kaybına yol açtığı açıktır. Belediyelerin bu talebi Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ile birlikte zorunlu bir uygulama gibi göstermesi ise vatandaş açısından büyük bir belirsizlik yaratmaktadır. Oysa kamu kurumlarının temel görevi, vatandaşın işini kolaylaştırmak ve süreci şeffaf hâle getirmektir.

Ey belediye… Emlak beyan değerini hesaplarken Amerika’dan hesap uzmanı mı getiriyorsun? Bir sayfalık ıslak imzalı emlak beyan değeri için bir taşınmazdan 1.000 TL ücret alıyorsun. Bu uygulamanın vatandaşa yük getirdiği ortadadır. Ey Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü… Bu şekilde hareket etmekle hangi millete hizmet ettiğini açıklaman gerekmektedir. Bu düzenlemelerin gerekçesi açık bir şekilde ortaya konulmalıdır.

Son zamanlarda ise anlamı tamamen yitmiş, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından fiilen kullanılmayan emlak beyan değeri kavramı, tapu satış işlemlerinde hiçbir şekilde dikkate alınmamasına rağmen belediyeler ve Tapu Kadastro tarafından vatandaşa zorla satılmaktadır. Tapuda alım satım yapılırken satış bedeli esas alınmakta, beyan değeri ise hiç dikkate alınmamaktadır. Buna rağmen bu işlevsiz belgenin vatandaşın omzuna yüklenmesi hem milyonlarca liralık cezaların önünü açmakta hem de haksız tahsilata kapı aralamaktadır. Hiçbir anlamı olmayan bir belgenin yüklü meblağlarla vatandaşa dayatılması; akıl, mantık ve hukukla bağdaşmadığı gibi kamu yönetiminin ruhuyla da çelişmektedir. Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir uygulamadır, bu nasıl bir zulüm ve soygundur?

Bugün bazı belediyelerin uyguladığı bu yöntem, vatandaşın hem zaman kaybetmesine hem de maddi olarak zorlanmasına neden olmaktadır. Yıllar boyunca verilen emekle ortadan kaldırılmış bir bürokratik engel yeniden vatandaşın karşısına çıkarılmıştır. Haksız ücret tahsil edildiğine dair iddialar da bu durumun ivedilikle incelenmesi gerektiğini göstermektedir.

Bütün bu süreç, devletin dijitalleşme hamleleri açısından da düşündürücü bir tablo ortaya koymaktadır. Kolaylığı, hız ve verimliliği hedefleyen sistemlerin geri plana itilmesi kamu hizmetleri adına geriye gidiş anlamına gelmektedir.

Bu nedenle açık çağrıda bulunuyorum: Bu uygulamanın gerçekten hangi mevzuata dayandığı, hangi yönetmelikle zorunlu hâle getirildiği belediyeler ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından açıklanmalıdır. TAKBİS gibi çalışan ve sorunsuz işlem yapan bir sistem varken ıslak imza zorunluluğunun gerekçesi mutlaka belirtilmelidir.

Eğer hukuki dayanak varsa toplumla paylaşılmalıdır; yoksa yanlış bir uygulamadan derhâl dönülmelidir.

Devletin görevi, vatandaşın işini kolaylaştırmak ve hizmeti en hızlı şekilde sunmaktır. Fizikî belge dayatması gibi eski uygulamaların geri gelmesi dijital çağın kazanımlarına zarar vermekte ve vatandaş üzerinde ciddi bir yük oluşturmaktadır.

Sonuç olarak, bu uygulamalar hem kamu yararını zedelemekte hem de kamu kurumlarına duyulan güveni sarsmaktadır. Belediyeler ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, vatandaşın haklı taleplerini dikkate almalı; yanlış uygulamalara son vererek hukuk ve vicdan çerçevesinde adım atmalıdır. Çünkü milletin hakkı, kamu idaresinin namusudur.