Ülkenin çok daha önemli gündem konuları varken aklım Çorum’un Ortaköy İlçesi Belediyesine alınan Mercedes Marka hizmet(!) aracına takıldı.

Belediye Başkanı Taner İşbir kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda; belediyenin mevcut hizmet aracının ekonomik ömrünü tamamladığından yerine Mercedes marka yeni bir hizmet(!) aracı alındığını belirterek yeni hizmet(!) aracının ilçelerine hayırlı olması dileğinde bulundu.

Haberi okuduğum sitede lüks araçla belediyenin saha çalışmalarının daha etkin ve verimli yürütülmesinin hedeflendiği ve Başkan İşbir’in paylaşımının ilçe sakinleri tarafından ilgiyle (!) karşılandığı belirtilmiş.

Ortada açık bir israf, tartışmasız bir gösteriş merakı ve milletin parasıyla saltanat sevdası olunca yazmak farz oldu.

Baştan başlayarak soralım;

Nüfusu yedi bin olan bir ilçede Belediye Mercedes Marka lüks araçla hangi hizmetleri verilecek?

Garibin gurebanın düğünlerinde gelin arabası; yetimin, öksüzün sünnetinde konvoy başı olarak mı kullanılacak?

Belediyenin saha çalışmalarının daha etkin ve verimli yürütülmesi için Mercedes şart mı?

Mercedes yerine mesela TOGG alınsaydı saha çalışmaları etkin ve verimli olarak yürütülemez miydi?

Keramet saha çalışmasında mı yoksa arabanın markasında mı?

Sahada neler yapılıyor ki etkin ve verimli olması için ille de Mercedes gerekiyor?

Ve en garibi İlçe sakinleri belediye başkanının lüks araba almasını neden ilgiyle karşıladılar?

Yoksa Ortaköylüler “bizim başımız kel mi? ellerin var da bizim başkanın niye olmasın?” diyerek başkanı Mercedes Marka hizmet (!) aracı almaya zorladılar?

Mizahla karışık soruları uzatabiliriz.

Ancak bu; hizmet aracı olarak ifade edilen aracın gerçekte makam aracı olduğu gerçeğini değiştirmediği gibi, hizmet aracı masallarıyla aklımızla dalga geçilmeye çalışıldığı gerçeğini de değiştirmez.

Biz de ne yazık ki böyle bir adet vardır.

Bazı yöneticiler kendi imkânları ile sahip olamayacakları araçları devlet imkânları ile alır, buna kılıf uydurmak için de hizmet masalı anlatırlar, yurdum insanının bir kısmı da bu masallara inanır ya da çıkarları gereği inanır görünür.

Müfettiş olarak görev yaparken gittiğim bir ilde il müdürünün mevcut hizmet aracını beğenmeyip çok lüks bir araç kiraladığını ve o aracı da özel işlerinde kullandığını tespit ederek cezalandırılmasını önermiştim.

Müdür kapısındaki lüks makam aracı ile egosunu tatmin ediyor aklı sıra diğer müdürlere de bu yolla üstünlük kurmaya çalışıyordu.

Teftişini yaptığım bir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının kaymakamın makam odasını tefriş ettiğini tespit ettim.

Neden vatandaşa verilecek para ile bu harcamanın yapıldığının sorduğumda ödenek yoktu o yüzden vakfın imkânlarıyla yaptık cevabını aldım ama “ödeneğiniz yoksa ^neden yaptırdınız?” sorusuna cevap alamadım.

Çünkü kaymakamın makam odasının lüksü vatandaşa yapılacak yardımdan önemliydi.

Bir başka ilde görevli iken beni otelimden görev mahalline getirip götürmesi için bir araç tahsisini istediğimde müdür bey mahcup bir ifadeyle; “efendim sizden önce gelen müfettişler Fiat Doblo’yu beğenmediklerinden kendi makam aracımı verdim şu anda size tahsis edebileceğim Doblo’dan başka araç yok” dedi.

Ben aracın markasının önemli olmadığını söyleyerek tahsis edebileceklerini söyleyince müdür bey çok şaşırmıştı.

Kimileri bindikleri araçla, kullandıkları telefonla, sahip oldukları eşyalarla kişiliklerindeki yetersizleri örtmeye çalışıyor, kimileri de kendi imkânları ile elde edemediklerini devletin imkânlarıyla elde ederek tatmin oluyorlardı.

Henüz yeterliklerini almamış stajyer müfettişlerin Doblo’yu beğenmeyip özellikle müdürün makam aracını tahsisini istemeleri beni çok rahatsız eden tam bir görgüsüzlük idi ve bu durum o ilde personel arasında dedikodulara neden olmuştu.

Oysa bu dünyada hangi marka araca binerseniz binin bineceğiniz son araç cenaze arabasıdır, onun da markasının ve lüks olup olmamasının hiçbir önemi yoktur.

Ayrıca cenaze arabaları tek yönlü araçlardır sadece götürür geri getirmez.

Bu işin ahlaki yanı ve fakat daha da önemli ikinci bir yanı daha var.

17 Mayıs 2024 tarih ve 32549 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Tedbirleri Genelgesinde;

Kamu kurum ve kuruluşlarınca 3 yıl süreyle her ne şekilde olursa olsun yeni taşıt edinilmeyeceği,

Kamu kurum ve kuruluşlarınca hizmet alımı suretiyle kullanılan mevcut taşıtların, sözleşme süresi sonunda izin alınmadan yeniden kiralanmayacağı,

Genelge kapsamında edinimine izin verilen taşıtların, kullanım süresi ve maliyet analizleri dikkate alınarak en ekonomik yöntemle temin edileceği,

Hizmet aracı olarak kullanılacak taşıtlarda baz veya standart donanımlı, yerli ve elektrikli, binek ve station wagon cinsi taşıtlarda 1600 cc ve altındaki motor hacimli, işletme maliyetleri düşük ve ekonomik olan taşıtların tercih edileceği; ayrıca hizmet alımı suretiyle edinilecek taşıtlarda model yılı yeni araçlar yerine ekonomik olması durumunda binek ve station wagon cinsi taşıtlarda 10 yaşını, diğer taşıtlarda 15 yaşını doldurmamış olmak kaydıyla model yılı yeni olmayan araçlara öncelik verileceği, ifade edilmiş.

Genelge ne zaman çıkmış?

2024 Mayıs ayında.

Peki, Genelgeye göre kaç yıl süreyle kamu kurum ve kuruluşları her ne suretle olursa olsun yeni taşıt alamazlar?

Üç yıl.

Genelgede edinilmesine izin verilen taşıtların özellikleri tek tek sayılmış mı?

Evet.

Bu durumda Çorum/Ortaköy Belediyesinin Genelgeye göre yeni hizmet (!) aracı alması mümkün mü?

Hayır.

Lüks Mercedes marka araç hizmet aracı olarak edinilecek taşıtlarda bulunması gereken şartları taşıyor mu?

Hayır.

Geldik zurnanın zırt dediği yere.

O halde bu aracın alınmasına kim nasıl izin verdi?

Genelgenin üçüncü paragrafında; “bu tedbirlerin uygulanması hassasiyetle takip edilecek, denetlenecek, raporlanacak ve aykırı hareket edenler hakkında gerekli yaptırımlar uygulanacaktır hükmü yer alırken son bölümde tedbirlerin uygulanmasının Hazine ve Maliye Bakanlığınca izleneceği ve denetleneceği belirtilmiş.

Hazine ve maliye Bakanlığı Genelgeye açıkça aykırı lüks araç alımı yapan Ortaköy belediyle başkanı hakkında nasıl bir işlem yaptı bilmiyoruz ama ortada genelgeyi delen bir başkan olduğunu biliyoruz.

Geçen hafta bir fırsat oldu aracımı değiştirdim.

Beşinci gün telefonuma GİB’dan aracımın taşıt vergisinin ikinci taksitini ödemediğim uyarısı geldi.

Daha beş gün dolmadan vatandaşın aldığı aracın vergisinin ödenmediğini takip eden ve uyaran Maliye Bakanlığı Ortaköy belediyesinin aldığı lüks aracı görmedi mi?

Gördüyse neden uyarmadı?

Uyardıysa neden gereğini yapmadı?

Hani tasarruf tedbirlerin uygulanması hassasiyetle takip edilecek, denetlenecek, raporlanacak ve aykırı hareket edenler hakkında gerekli yaptırımlar uygulanacaktı?

DMO bu yıl için 3000/ adet TOGG’un kamu kurumlarına verilmesi için bir çalışma başlatarak beş yıl içinde 12 binden fazla TOGG’un kamu hizmetine girmesini planlamışken, ülkemizin gururu olan yerli bir araç varken neden bazı yöneticilerimiz yabancı araçlara hayranlık duyuyorlar bilmiyoruz ancak devletin sırtından egolarını tatmin ettiklerini biliyoruz.

Vatandaştan tasarrufa riayet etmesini isteyen devlet önce kamu kurumlarının tasarruf etmelerini sağlamalı ve parti ayırımı yapmadan koyduğu kuralları uygulamayanları da hesaba çekmelidir.

Lafı fazla uzatmayalım.

Ben; “imam şey aparsa cemaat şey yapar “diyeyim siz anlayın..

*****

Tam yazımı bitirip gönderecektim ki https://www.haberler.com (17.08.2024) sitesinde; “belediye başkanının gelen tepkiler üzerine makam aracını satışa çıkarttığı” haberini fark ettim. Başkan İşbir katıldığı bir programda yükseler tepkilerin (hani vatandaş ilgiyle karşılamıştı?) ardından 3.250.000 TL getiren herkese arabanın anahtarını teslim edeceğini söylemiş. Elde edilen gelirle de ilçelerine farklı alanlarda hizmetler yapacakmış.

Bu sonuç yukarıda ifade edilen gerçekleri değiştirmediği gibi durumu daha da vahim hale getiriyor.

Çünkü ortada açık bir keyfi uygulama var.

Bir; Belediye başkanı resmi aracı kafasına göre ve kendi belirlediği fiyata göre satamaz. Kamu malının satışı mevzuatla belirlenmiştir.

İki; Hizmet yapmak için gerekli olan para arabanın satışına mı bağlı? Belediyenin bütçesi yok mu?

Üç; Hizmet için parası yoksa lüks araç satın almasının hesabı sorulmayacak mı?

Dört; Genelgeye aykırı olarak lüks araç satın alınmasına müdahalede bulunmayan Maliye Bakanlığı başkanın kafasına göre aracı satmasına da seyirci mi kalacak?

Beş; Başkan cesareti nereden alıyor? Dokunulmazlığı mı var?

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu…