Gazze’de iki yıldır tarihin en vahşi soykırımını yapan İsrail ile HAMAS ateşkes anlaşması imzaladılar.

Gelmiş geçmiş en aşağılık ve soysuz katil Netanyahu var olduğu sürece ateşkes pamuk ipliğine bağlıdır ve her türlü riske açıktır.

Sayın Cumhurbaşkanının da söylediği gibi bu bir barış anlaması değildir ama Filistin’li kardeşlerimiz için bir nefestir, bir umuttur.

Her gün yirmi çocuğun öldüğü, yüzlerce insanın aç ve susuz kaldığı, sabahlara kadar bombaların atıldığı Gazze’de insanların bir tas çorba, bir bardak su içebilmeleri, bir tabak sıcak yemek yemeleri, aylarca bekletilen insani yardım araçlarının girişine izin verilmesi, hapishanelerde ağır işkence altında hayatta kalma mücadelesi veren Filistinli direnişçilerin salıverilmesi ve tepelerinde bomba atan uçakların ürkütücü sesleri olmadan kardeşlerimizin bir gece bile huzur içinde uyuyabilmelerini sağladığı için bu anlaşma her şeye rağmen olumludur.

Daha iyisi olabilir miydi?

Evet?

Peki, daha kötüsü de olabilir miydi?

Evet.

Mevcut şartlarda ancak bu kadarı başarılabilmiştir ve bu başarıda Katar ve Mısır’la birlikte Türkiye’nin büyük çabaları vardır.

Dünyadan habersiz, Trump’ın toplantı dekoru olarak kullandığı bazılarının da yanaklarından makas alıp dalga geçtiği lider müsveddelerinden medet umarak ülkelerini şikayet ederek tatmin olan günübirlik siyasetçileri derinden rahatsız eden gerçek budur.

Filistin diye Gazze diye bir dertleri asla olmadığı halde, sözde Filistin’e destek veriyormuş gibi davranarak terör devleti İsrail’in değirmenine su taşıyan ikiyüzlülerin samimiyetsizlikleri ateşkes anlaşması ile bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Bu anlaşma ile istismar konuları ellerinden alındı.

En önemlisi de bir terör örgütü olarak gördükleri Filistin’in Kuvay-ı Milliyesi HAMAS İsrail ile aynı masaya oturdu.

Yani anlaşmanın Filistin adına muhatabı HAMAS oldu.

Bu durumda 27 Ekim 2023’te “Hamas'ın terör örgütü olarak kabul edilmemesi son derece utanç vericidir.” 12 Mart 2024: “Hamas’ın yaptığı terör eylemidir”. Diyen Özgür Özel’in biz yas eviyiz demesi tam bir palavradan ibarettir.

Onlar terör örgütü olarak kabul edilmemesinin utanç verici olduğunu söyledikleri HAMAS’ın muhatap olarak alınması nedeniyle yas tutuyorlar.

Eğer utanç verici bir davranıştan söz edilecekse bu ikiyüzlülükleri tam bir utanç verici davranıştır.

“Beyler buradan hepinizin gözünün içine baka baka söylüyorum. Hey biz yas eviyiz. 67 bin tane cenaze var orada" diyerek sözde Filistin hassasiyeti gösteren Özgür Özel patronu Ekrem İmamoğlu'nun X üzerinden 2025 Nobel Barış(!) Ödülü kazanan aşırı İsrail yanlısı, soykırım destekçisi ve Venezuela’nın Zelensky’si Maria Corina Machado'yu tebrik etmesine sesini çıkartamamıştır.

İmamoğlu paylaşımında; Maria Corina Machado’yu en içten duygularımla kutluyorum. Venezuela’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin bu onurlu başarısı, sadece Latin Amerika için değil, otoriter rejimlerin gölgesinde yaşayan tüm halklar için ilham vericidir. Diktatörlüklerin, baskıların ve hukuksuzlukların hüküm sürdüğü bir dünyada, halkların iradesini savunan cesur liderler, insanlığın ortak geleceği için umut kaynağıdır. Bugün Maria Corina Machado’nun ödülle taçlandırılan mücadelesi, yarının özgür ve demokratik toplumlarının teminatıdır. Türkiye’de de bizler aynı inanç ve kararlılıkla adalet, özgürlük ve demokrasi mücadelesini sürdürüyoruz. Bu ödül, her coğrafyada demokrasiye inananlara verilmiş bir cesaret ve dayanışma mesajıdır.'' İfadeleriyle soykırımcı ve ülkesine ABD’nin müdahale etmesini isteyecek kadar vatanına ihanet eden bir haine utanılacak övgüler düzmüştür.

Yas evi masallarıyla Filistin duyarlığı tiyatrosu oynayanlar için bir ek bilgi verelim.

İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan açıklamaya göre Machado, Netanyahu'yu arayarak savaş sırasında aldığı kararları, attığı adımları ve İsrail'in başarılarını takdir ettiğini söyledi.

Ha bu arada Trump’ta Machado’yu arayarak tebrik etti.

Hem soykırım destekçisi ABD’nin ülkesine müdahale etmesini isteyen işbirlikçi bir haini abartılı cümlelerle tebrik edeceksiniz, hem de utanmadan yas evi olduğunuzu söyleyeceksiniz ve biz de inanacağız öyle mi?

CHP Milletvekili (mavi vatan hayaldir diyen monşer) Namık Tan geçtiğimiz Mayıs ayında yaptığı bir açıklamada; “İsrail konusunu söylemeye bile gerek yok. Filistin’in değil, Hamas’ın hamiliğine soyunan hükûmetiniz İsrail ile temas ve müzakere kabiliyetimizi sıfıra indirdiniz” demişti.

Evet, Türkiye’nin hamiliğini yaptığı HAMAS İsrail ile aynı masaya oturmuştur ve anlaşmada Türkiye’nin bu hamiliğinin olağanüstü büyük etkisi olmuştur.

İyi ki Türkiye HAMAS’ın hamiliğine soyunmuştur.

Demek ki monşerlerin zannettiği gibi temas ve müzakere kabiliyetimiz sıfıra inmemiş.

Aksine hamiliğini yaptığımız HAMAS’ı İsrail ile aynı masaya oturtacak güç ve kabiliyetimiz varmış.

Bütün dünyanın kabul ettiği gibi ateşkes anlaşmasının imzalanmasında Türkiye’nin ve özellikle de Sayın Erdoğan’ın büyük katkıları vardır.

İlgi ve uzmanlık alanları ucuza villa kapatmak, rüşvet, zimmet, irtikap, vurgun, soygun, yalan, talan, hırsızlık, para destelerinden kuleler kurmak, hayali şirketler üzerinden vurgunlar yapmak, pavyon kapılarında delege tavlamak, eş dost akrabaya makam mevki ve ihale vermek olan oportünist siyasetçilerin hayallerini bile kuramadıklarını başkalarının yapması elbette can yakıcıdır.

Canlarının ne kadar yandığını toksik sosyolojiye yutturmaya çalıştıkları anlıyoruz.

Bunlar yas tutmasın da kimler tutsun?

****

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya kalkan müptezellerin muhtemelen haberlerinin olmadığı, HAMAS tarafından da uygun görülerek onaylanan “İsrail Rehineleri ile Filistinli Mahkûmların Takası ve Kalıcı Sükûnete Dönüş Anlaşmasının Uygulama Usul ve Mekanizmaları gayrı resmi metni şöyle:

1.⁠ ⁠İkinci aşama hazırlıkları:

Taraflar ve arabulucuların hedefi, rehine ve tutukluların değişimine ilişkin 27 Mayıs 2024 Anlaşması’nın uygulanması ve taraflar arasında kalıcı ateşkes sağlayacak sürdürülebilir sükunete dönülmesi için nihai uzlaşıya varmaktır. Birinci aşamadaki tüm prosedürler, 2. aşamanın uygulanma koşullarına ilişkin müzakereler devam ettiği sürece 2. aşamada da devam edecektir ve bu anlaşmanın garantörleri, bir anlaşmaya varılana kadar müzakerelerin devam etmesini sağlamak için çalışacaktır.

2.⁠ ⁠İsrail güçlerinin geri çekilmesi:

İsrail güçlerinin, Vadi Gazze (Netzarim ekseni ve Kuveyt kavşağı) dahil olmak üzere Gazze Şeridi sınırları boyunca yoğun nüfuslu bölgelerden doğuya doğru çekilmesi. İsrail kuvvetleri, sınırın güneyinde ve batısında, İsrail tarafının belirleyeceği ve anlaşmaya eşlik eden her iki tarafın üzerinde mutabık kaldığı haritalara dayanarak (400) metreden fazla artırılmayacak 5 yerel noktada istisna olmak üzere (700) metrelik bir çevre içinde konuşlandırılacaktır.

3.⁠ ⁠Mahkum Değişimi:

a. 33 kişilik listedeki 9 hasta ve yaralı, müebbet hapis cezasına çarptırılmış 110 Filistinli mahkumun serbest bırakılması karşılığında serbest bırakılacaktır.

b. İsrail, 8 Ekim 2023 tarihinden itibaren tutukladığı ancak 7 Ekim 2023 olaylarına karışmamış 1000 Gazzeli tutukluyu serbest bırakacaktır.

c. 33'lük listedeki yaşlılar (50 yaş üstü erkekler) 1/3 oranında müebbet ve 1/27 oranında da diğer cezalar karşılığında serbest bırakılacaktır.

d. 47 Şalit mahkumunun yanı sıra Ebra Mangesto ve Hişam el-Sayid , 1/30'luk takas oranına göre serbest bırakılacaktır.

e. Bazı Filistinli mahkumlar, her iki taraf arasında mutabık kalınan listelere göre yurtdışında veya Gazze'de serbest bırakılacaktır.

4.⁠ ⁠Philadelphi koridoru:

a. İsrail tarafı, ekteki haritalara ve her iki taraf arasındaki anlaşmaya dayanarak 1. aşama sırasında koridor bölgesindeki güçlerini kademeli olarak azaltacaktır.

b. Birinci aşamanın son esir bırakma işleminden sonra, 42. günde, İsrail ordusu geri çekilmeye başlayacak ve geri çekilmeyi en geç 50. günde tamamlayacaktır.

5.⁠ ⁠Refah Sınır Kapısı:

a. Refah sınır kapısı, tüm kadınların (sivil ve asker) serbest bırakılmasının ardından sivillerin ve yaralıların nakli için hazır olacaktır. İsrail, anlaşma imzalanır imzalanmaz geçişin hazır hale getirilmesi için çalışacaktır.

b. İsrail ordusu ekteki haritalara göre Refah Sınır Kapısı çevresinde yeniden konuşlanacaktır.

(1-2)

c. Her gün 50 yaralı askerin 3 kişi eşliğinde geçişine izin verilecektir. Her bir geçiş için İsrail ve Mısır'ın onayı gerekecektir.

d. Geçiş, Mısır ile yapılan Ağustos 2024 görüşmelerine göre işletilecektir.

6.⁠ ⁠Hasta ve yaralı sivillerin çıkışı:

a. Tüm hasta ve yaralı Filistinli sivillerin 27 Mayıs 2024 anlaşmasının 12. maddesi uyarınca Refah sınır kapısından geçişine izin verilecektir.

7.⁠ Ülke içinde yerinden edilmiş silahsız kişilerin geri dönüşü (Netzarim Koridoru):

a. Geri dönüş 27 Mayıs 2024 anlaşmasının 3-a ve 3-b bölümleri temelinde kabul edilmiştir.

b. 7. gün, ülke içinde yerinden edilmiş sivillerin silah taşımadan ve kontrol edilmeden Raşid Caddesi üzerinden kuzeye dönmelerine izin verilecektir. 22. günde, Selahaddin caddesinden kuzeye dönmelerine de denetim olmaksızın izin verilecektir.

c. 7. günde, arabulucular tarafından İsrail tarafıyla eşgüdüm içinde belirlenecek özel bir şirket tarafından, üzerinde mutabık kalınacak bir mekanizma temelinde yapılacak araç aramasının ardından, araçların ve yaya olmayan trafiğin Netzarim koridorunun kuzeyine dönmesine izin verilecektir.

8.⁠ ⁠İnsani yardım protokolü:

a. Anlaşma kapsamındaki insani yardım işlemleri, arabulucuların gözetiminde üzerinde mutabık kalınan insani yardım protokolüne tabi olarak yapılacaktır.

*****

Yas evi palavracılarının kabul etmeleri zor olsa da Hamas; Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varıldığını doğrulayarak Türkiye, Katar ve Mısır ile ABD Başkanı Trump'ın çabalarını takdirle karşıladığını açıkladı.

Hamas yetkilisi Muhammed Nazzal, “Türkiye, Katar ve Mısır’ın diplomatik ağırlığı olmasaydı bu aşamaya gelinemezdi” dedi.

Hamas’ın resmi açıklamasında da, “Türkiye’nin arabuluculuğu, savaşı durdurma deklarasyonuna giden yolu açtı” ifadesine yer verildi.

İsrail medyasında yer alan analizlerde, Gazze’deki ateşkes sürecine Türkiye’nin katkısı öne çıkarıldı.

İsrail yayın kuruluşu Mako’nun “Anlaşmanın Büyük Kazananı Türkiye Oldu” başlıklı haberinde, Hamas’ın ateşkesi kabul etmesinde Washington’un değil Ankara’nın belirleyici olduğu, Türkiye’nin “Katar, Mısır veya ABD’nin yapamadığını başardığı” ve diplomaside artan gücünü barış adına gösterdiği ifade edildi.

Eski üst düzey Mossad yetkilisi Oded Eilam yaptığı analizde şu ifadeleri kullandı:

“Anlaşmanın kazananı, bölgedeki diplomatik hamleleriyle dikkat çeken Türkiye oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu süreçte yeni bir jeopolitik eksenin merkezine yerleşti, Türkiye resmî müzakere masasında yer almadan etkili bir rol oynadı, “Ankara devreye girdiğinde Katar, Mısır veya ABD’nin yapamadığını başardı .

Hamas’ın Washington’u değil Ankara’yı dinleyerek ateşkesi kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomatik kanallar üzerinden yürüttüğü çabaların sürecin seyrini değiştirdi ve bu durumun Orta Doğu’da yeni bir jeopolitik eksen oluşturdu.

Türkiye, son on yılda donanmasını güçlendirerek ve uluslararası diplomaside etkisini artırarak bölgesel bir güç merkezi haline geldi. “Ankara artık yalnızca geçici bir arabulucu değil, yeni düzenin önemli bir aktörü ve mimarı”.

İsrail merkezli haber sitelerinden Israel Hayom’da, Gazze’deki ateşkeste Türkiye’nin kritik rolünü öne çıkaran çarpıcı bir analiz yayınlandı.

Analizde ateşkes sürecine ülkelerin katkıları mercek altına alınırken “Ön plana çıkan kesin bir gerçek var: Türkiye, en büyük kazananlardan biri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu sürecin en başarılı lideri olarak öne çıkıyor” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye’nin başarısının, Gazze’deki çözüm sürecine doğrudan katılımıyla somutlaştığına dikkat çekilen analizde “Türk ordusu, İsrail’in çekildiği bölgede kurulacak uluslararası gücün bir parçası olarak konuşlanacak ve Türkiye, Gazze’nin yeniden inşasında kritik bir rol üstlenecek. Böylece, Gazze’de kalıcı bir dayanak ve nüfuz sahibi olacak” denildi.

Analizde Erdoğan’ın diplomatik hamlelerinin, Türkiye’yi Trump’ın planında vazgeçilmez bir aktör haline getirdiğinin altı çizilirken “Türkiye’nin bu süreçteki desteğinin elbette bir bedeli olacak; Erdoğan artık ateşkesin denetlenmesinde ve Gazze’nin yeniden inşasında belirleyici bir rol üstleniyor. Ankara, bu süreçle hem bölgesel nüfuzunu güçlendirdi hem de uluslararası prestijini artırdı” ifadeleri kullanıldı.

Gazze konusundaki kararlı tavrıyla Erdoğan’ın bölgesel stratejisini yeniden şekillendirdiği belirtilirken “Türkiye, Gazze’ye yoğun insani yardım göndererek kendisini diplomatik açıdan ön plana çıkardı ve bölgedeki aktörler için rol model oldu. Aylarca bu çabalar, Mısır ve Katar’ın yürüttüğü arabuluculuk sürecinde yeterince görünür olmasa da Erdoğan, doğru zamanı ve fırsatı bekleyerek süreci kendi lehine çevirdi” denildi.

Ayrıca analizde “Türkiye’nin güçlenmesi, bölgesel politikaları şekillendiriyor ve Erdoğan, Türkiye’yi sadece Gazze sürecinde değil, tüm 2025 yılı boyunca bölgesel bir kazanan haline getirdi.

Erdoğan’ın vizyonu ve stratejik öngörüsü, Türkiye’yi barış sürecinin kazananı yaparken, Gazze’deki rolü ve diplomatik başarısı, bölgesel güç dengelerinde kalıcı bir etki yaratıyor” denildi.

Mısır merkezli Kahire el-İhbariyye televizyonunun haberine göre, Mısır ve Katar’ın arabuluculuğunda yürütülen dolaylı görüşmelere MİT Başkanı İbrahim Kalın, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, ve Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Mahmud Reşad katıldı.

Times of Israel’e konuşan bir Arap diplomata göre, Hamas’ın ateşkesi kabul etmesinde üç etken belirleyici oldu:

Katar ve Türkiye’nin son dakikalarda Hamas’ı ikna etmesi,

ABD’nin İsrail’in savaşı yeniden başlatmayacağına dair sözlü güvenceleri,

İsrail’in Refah Sınır Kapısı dâhil çekileceği noktaların netleşmesi.

Diplomat, özellikle Türkiye’nin sürece katılımının müzakerelerde “fark yarattığını” belirtti.

Avrupa Birliği (AB) liderleri ise Gazze'de ateşkesin sağlanmasını "kalıcı bir barış için fırsat" olarak nitelendirirken, ABD, Mısır, Katar ve Türkiye'nin bunun sağlanması için sergiledikleri diplomatik çabaları övdü.

Birilerinin Türkiye aleyhinde bir cümle kurması için kendilerini parçaladıkları AB’nin Konsey Başkanı Antonio Costa; sosyal medyada paylaştığı açıklamasında "Trump'ın barış planının ilk aşamasında varılan anlaşmayı mümkün kılan ABD, Mısır, Katar ve Türkiye'nin diplomatik çabalarını takdir ediyorum" ifadelerini kullandı, "Bu, iki devletli çözüme dayalı kalıcı bir barışın temellerini atmak için kullanılmak zorunda olunan bir fırsattır" dedi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, “Türkiye, Mısır ve Katar’ın arabuluculuk çabaları olmasaydı bu sonuç mümkün olmazdı. Barış yakın.” açıklamasını yaptı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını belirterek “Gazze’de ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için varılan mutabakatın uygulanması, kalıcı barışın önünü açabilir. Türkiye, Katar, Mısır ve ABD’nin diplomatik çabaları takdire şayan” açıklamasında bulundu.

ABD, Katar ve Mısır’la birlikte Türkiye, anlaşmanın garantör ülkeleri arasında yer aldı.

Peki, ortada Türkiye’nin bir başarısı yoksa İsrail medyası neden ısrarla bu anlaşmanın Türkiye’ye yaradığını, Türkiye’nin Gazze’de kalıcı bir dayanak ve nüfuz sahibi olacağını, ateşkesin denetlenmesinde etkili olacağını yazıyor.

Bu anlaşma nedeniyle HAMAS niçin Türkiye’ye teşekkür ediyor?

Niçin Filistinli kardeşlerimiz şükür secdesi yapıyor?

Beyler, siz Trump’ın toplantılarında uslu öğrenciler gibi sıralara oturtularak aşağılandıkları lider bozuntularına ülkenizi şikayet ederek tatmin olurken, Türkiye Gazze’li kardeşlerinin hakkını hukukunu savunuyor ve bunu da göstere göstere yapıyor.

Sizin terör örgütü olarak nitelenmemesi utanç vericidir dediğiniz HAMAS Türkiye sayesinde İsrail ve ABD tarafından muhatap alınıyor.

Elbette gidilecek daha çok yol var, Türkiye Filistin’i asla yolda bırakmaz.

Siz bırakın yas evi palavralarını gölge etmeyin yeter...