Düşerek kalça kemiğinin kırılması nedeniyle 4 Ekim 2024’te Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine girişi yapılan annem Meryem Yılmaz, başarısız bir ameliyatın ardından 14 gün süren servis ve yoğun bakım sürecinin ardından durumunun kötüleşmesi üzerine kaldırıldığı Anesteziyoloji ve Reanimasyon servisinde 21 Nisan 2025 tarihinde hayatını kaybetti.

Hastanede kaldığı 199 gün yaşadığımız çaresizliğin bir benzerini babamın hayatını kaybettiği süreçte de yaşamıştık.

Babamın evde bakımı mümkün olmayan yatak yarası için Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi yara bakım servisine yaptığımız başvurular sonuçsuz kalmış, 112 acil servis başvurularımız üzerine gelen doktorlardan bazıları basit pansuman bilgileri verirken bazıları da yapılacak bir şey olmadığını söyleyerek başlarından savmışlardı.

Hatta bunlardan bir tanesi “bu tip hastalarda bu tip yaraların görülmesi” normal diyerek yaraya bakmaya bile gerek görmezken, çok ısrarlı isek MHRS’den randevu alarak -hiçbir şekilde hareket edemeyen- babamı kendi imkânlarımızla hastaneye götürebileceğimizi söylemeyi de ihmal etmemişti.

Yaşlı bakımı, yara bakımı, evde bakım gibi kulağa hoş gelen hizmetlerden en muhtaç olduğumuz zamanda bile yararlanamadık.

Televizyon ekranlarından övünülerek anlatılan bu hizmetlerin reklam kokan hareketlerden ibaret olduğunu bizzat yaşayarak anladık.

Babam 5 Eylül 2023 tarihinde yine 112 başvurumuz üzerine kaldırıldığı Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi tarafından yapılan tetkik ve tespitler sonucu gece saat birde yoğun bakımda yer olmadığı gerekçesiyle sevk edildiği Ankara’nın bir ucundaki özel hastaneden 6 Eylül 2023 sabah saatlerinde babamın ölüm haberini vermişlerdi.

Etrafta başta Etlik Şehir Hastanesi olmak üzere başka devlet ve özel hastaneler olmasına rağmen çok uzaktaki bir özel hastaneye gece yarısı yapılan sevkin nedeninin o özel hastaneye maddi destek olduğunu anlayamamıştık.

Yaptığımız araştırmalar sonucu, yoğun bakımda yer olmadığı için gece yarısı hastaların en ücra hastanelere gönderilmesinin rutin bir uygulama olduğunu öğrendik.

Ne hikmetse koskoca hastanelerin yoğun bakımlarında olmayan yerler özel hastanelerde fazlasıyla bulunuyordu.

Öncelikle belirtelim ki kurumların/tesislerin adları ne kadar büyük olursa olsun toplum gözündeki değeri orada görev yapanların kalitesi ile doğru orantılıdır.

İnsan kalitesi vasatsa tesisin büyüklüğü lafta kalmaktadır.

Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi Servisinde de elbette görevini layıkıyla yapan hekim ve yardımcı sağlık personeli vardır ancak annenim ameliyatı sürecinde biz bu serviste istisnalar haricinde kaliteli hizmete ve kaliteli personele ulaşamadık.

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Yoğun Bakım Servisindeki bakım ve ilgi takdire şayan olsa  da oraya gelmeden önceki süreçteki ilgisizlik, ihmal ve kötü bakım annemin acı çekerek hayatını kaybetmesine neden oldu.

Bu ilgisizlik ve kötü bakım nedeniyle omurilik eğriliği nedeniyle sırtüstü yatamayan annem altı ay sırtı yatmak zorunda kadı.

Ölümün ilahi bir emir olduğuna, her canlının mutlaka öleceğine inanıyor ve tıp ne kadar ileri olursa olsun ölümü önleyemeyeceğini, bu çerçevede her ameliyatın riskli olduğunu da biliyoruz.

Hekim elinden geleni yapar ancak kaderde olan tecelli eder.

Hekim görevini yaptıktan sonra, hasta yakınlarını doğru bilgilendirir ve yalan söylemez.

Kritik bir ameliyat yaptığı riskli hastasının yakınlarına bir hafta sonra ve aracıların ricasıyla lütfen bilgi vermez.

Bilgi verirken de “anneniz bitik” diyerek ameliyattaki başarısızlığını örtbas etmez ve kımıldayamayacak durumdaki hastasını, taburcu etmeye çalışarak başından savacak kadar merhametsiz davranmaz.

****

Annemin acil servisteki tetkiklerinden sonra kalça kemiğinin kırıldığı anlaşılarak acilen ameliyat olması kararıyla Ortopedi ve Travmatoloji servisine kaldırıldı.

Kalp yetmezliği sorunu nedeniyle Anestezi Raporunda belirtilen şartlar yerine getirilerek ameliyat yapılabileceği raporu verildi.

Yoğun ağrılarına ve acil kaydına rağmen annem ancak beş gün sonra ameliyata alındı.

Acil olduğu halde neden beş gün beklendiği sorumuza hiç bir yetkiliden tatmin edici bir cevap alamadık.

Onlara göre hastanın ağrı çekmesi rutin bir olaydı ve sabredilmesi gerekiyordu.

Beş günlük süre içinde şiddetli ağrıları olan anneme asistanların sabah vizitlerindeki ilgisizlikleri ve bilgilendirme konusundaki isteksizlikleri dikkatimizden kaçmamıştı.

Muhtemelen annemi fazla yaşamayacak bir hasta olarak görüyorlardı.

Acil Serviste de ileri yaşlarda kalça kemiği kırığının hızlı ölüm olduğunu ve hazırlıklı söylemişlerdi.

Normal şartlarda üç buçuk saat sürdüğü ifade edilen ameliyat beş saate yakın sürdü.

Sevgili kardeşim Metin’le birlikte geçmek bilmeyen beş saatin sonunda servise çıktığımızda nöbetçi asistan ameliyatın çok başarılı geçtiğini ve yaşı nedeniyle annemin tedbiren birkaç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra servise çıkartılacağını söylediğinde o kadar sevinmiştik ki Metin o sevinçle doktora sarılarak teşekkür etmişti.

Verdiği bu müjdeli haber nedeniyle doktora bir hediye almayı kararlaştırarak annemi uzaktan da olsa görebilmek umuduyla Ortopedi yoğun bakıma indik.

Nöbetçi asistan annemin ameliyattan yeni çıktığını ve yorgun olduğunu ifade ederek görmemizin uygun olmadığını, zaten basit bir ameliyat olduğunu, ertesi gün servise çıkartılacağını belirtip bizim huzur içinde evimize gidebileceğimizi söyledi.

O heyecanla basit bir ameliyatın neden beş saate yakın sürdüğünü sormak aklımıza gelmedi.

Kardeşim Metinle birlikte yorgun olsak ta ertesi gün görmek umuduyla hastaneden ayrıldık.

Aynı akşam kardeşim Adil Gülhane Hastanesinde çalışan bir arkadaşından annemin durumunu öğrenip bilgi vermesini istediğinde, ameliyatın başarısız olduğu ve annemin entübe edildiğini öğrendiğimizde dünyamız başımıza yıkıldı.

Hani çok başarılı bir ameliyat yapılmıştı?

Hani basit bir ameliyattı?

Hani annem ertesi gün servise çıkacaktı?

Hem Ortopedi hem de Ortopedi Yoğun Bakım Servisi asistanları gözümüzün içine baka baka yalan söylemişlerdi.

Annemin yoğun bakımda kaldığı bir haftalık süreçte bütün çabalarımıza rağmen ne ameliyata giren doktor ve ne de servis görevlilerinden ikna olacak hiçbir bilgi alamadık.

Tam bir çaresizlik içinde hiçbir şey yapamadan hastaneye gidip geldik.

Ameliyatının neden başarısız olduğunu öğrenemediğimiz gibi ameliyatı gerçekleştiren doktora da bir türlü ulaşamadık.

Ne zaman görüşmek istesek doktor bey hep meşguldü.

Hastasına karşı bu kadar ilgisiz ve bu kadar sorumsuz bir doktora daha önce hiç tanık olmamıştık.

Bir çevremiz olmasına rağmen biz bu durumda isek vay garibanın haline.

Durumu ile fazla bir bilgileri olmayan hemşireler ve nöbetçi asistanlar kalıplaşmış ifadelerle bizi bir hafta oyaladıktan sonra annemi yoğun bakımdan servise çıkarttılar ama ameliyat yapıldığını sandığımız bacağını hiç kımıldatamıyor ve çok ağrıları olduğunu söylüyordu.

Su dışında doğru dürüst bir gıda alamayan, yatakta hareket edemeyen annemi ameliyat eden doktora ancak bir hafta sonra ve kardeşimin özel çabalarıyla ulaşabildik.

Servise gelen doktor umursamaz bir tavırla; “annemin bitik ve yaşamasının zor olduğunu”, ameliyat esnasında kalbinin durduğunu, geri döndürmek için çaba gösterdiklerini ancak ameliyatın yarım kaldığını, zaten annemin durumunda olan hastaların da fazla yaşamadıklarını, en iyisi annemi eve çıkartarak kendimizin bakması olduğunu, Ortopedi Servisinden de annemin taburcu etmesi için kendisine baskı yapıldığını söyleyerek çekti gitti.

Söylediklerinden çıkardığımız sonuç; “anneniz çok yaşamaz, götürün evde ölsün” dü..

Hiçbir şekilde hareket edemeyen ve ameliyatı yarım kalmış bir hastasını evde daha iyi bakılacağı yalanıyla taburcu etmeye kalkmak ve Ortopedi servisinin annemin taburcu etmesi için doktora baskı yapması tarifi zor bir laubalilikle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyordu.

Oysa Hipokrat yemininde; “Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma, hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime, insanın yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime , …….mesleğimi vicdanımla onurumla ve en iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma………tıbbi bilgimi, hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma kararlılık, özgürce ve onurları üzerine”  ant içiyorlardı.

Böylece; “Hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik verecekleri, insanın yaşamına en üst düzeyde saygı gösterecekleri” dair yemin sözlerinin de birer palavradan ibaret olduğunu gördük.

Vicdanı olmayan yemin etse sen olur etmese ne olur.

Allah hiçbir hastayı böyle sorumsuz ve vicdansız hekimlerin eline düşürmesin.

Doktorun açıklamasının ardından annemin iyileşeceğine dair umutlarımız yerini korku ve endişeye bıraktı.

Hem ameliyat başarısız olmuştu ve hem de onu yatağa tam bağımlı ve özel profesyonel bakım gerektirir haliyle taburcu etmeye çalışıyorlardı.

Ameliyat öncesi ve sonrasında öz bakımı için bize yardımcı olmak üzere kadın yerine erkek bakım elemanı verilmesi hem annemi hem de bizi rahatsız rahatsız etmişti.

Geceleri eleman yokluğunu anlamıştık ama gündüz saatlerinde koskoca eğitim ve araştırma hastanesinde kadın bakıcının olmamasını anlayamamıştık.

Sabahın ilk saatlerinde odaya giren temizlik personelinin bir selam vermeyecek kadar soğuk ve ilgisiz tavırları sadece hastanın değil hasta yakınlarının da psikolojisini olumsuz etkileyecek kadar itici olmasına rağmen annemin hatırına katlanmak zorunda kaldık.

Sanki zoraki çalıştırılıyorlar gibi bir halleri vardı.

Solunum güçlüğü çeken, gıda alamayan ve ağrıları geçmeyen annem bir süre sonra tekrar alındığı yoğun bakımda iki gün kaldıktan sonra yeniden servise çıktı.

Bu gidiş gelişlerden olan rahatsızlığı “çöplükten çıktım ahıra geldim” diyerek ifade ediyordu.

İki günde yoğun bakımda nasıl bir tedavi uygulanarak servise çıkartılmaya karar verildiğini bilmiyoruz.

Enfeksiyon riski olmasına rağmen dört kişilik odaya alınan annemin durumunun giderek kötüleşmesi ve bilincinin kapanması üzerine 24 Ekim 2024 günü apar topar kaldırıldığı Anesteziyoloji ve Reanimasyon servisinde altı ay süren umutsuz bekleyişin ardından 21 Nisan 2025 gün hayatını kaybetti.

Haklarını teslim edelim bu serviste yapılan iyi bakım; ne yazık ki öncesindeki hata, ihmal ve sorumsuzluklardan doğan kötü sonucu telafi etmeye yetmedi.

Hastaneye Acil servisinden ve şifa umuduyla giriş yapan annem 199 günlük hayat mücadelesini kaybetti.

Cansız bedenini morgtan alarak vasiyeti üzerine Korgun’a babamın yanına defnettik.

Son dört 

Ölüm sonrası işlemler büyük nezaket ve saygı içinde hızla yerine getirildi.

Anesteziyoloji ve Reanimasyon servisinde haftanın iki günü on dakikalık bir ziyaret için kardeşim Metin’le birlikte altı ay merdiven başlarında çaresizce beklemek zorunda kaldık.

Hasta yakınlarının ayakaltında merdivenlere oturarak beklemek zorunda kalmaları, insani duyarlılıkla bağdaşmıyordu.

Oturacak bir bank olmaması nedeniyle yüzleri maskeli kimi hasta yakınları her gün yüzlerce kişinin inip çıktığı merdivenlere oturarak bekliyorlardı.

Maske ile ağızlarından ve burunlarından alınmasını önledikleri mikrobun belki de yüz katını oturdukları merdivenden alıyorlardı.

6 aylık süreçte otalama on günde bir kan bulmak zorunda kalmak bizi çok yordu.

Alternatif gruplardan ve bir başka ilden kan bağışının kabul edilmemesi, kan bankasının saat 16,30 dan sonra kapanması ve bağışçıların Etlik Şehir Hastanesine yönlendirilmeleri, kan bağışlayacak kişilerden özel hayatın gizliliğine dair bilgiler vermelerinin istenmesi gibi zorluklar kan bulmayı  daha da zorlaştırdı.

Sosyal medya platformlarından, sendikalardan, sivil toplum örgütlerinden ve hatta TRT’den yapılan anonslara rağmen bir tek bağışçı çıkmaması sadece bizim değil benzer durumda olan hastaların da ne kadar çaresiz olduklarını gösteriyor.

Buna rağmen en az 20 ünite kan bularak (Allah kan verenlerden ya da verilmesine aracı olanlardan razı olsun) anneme verilmesini sağladık ama bu çabamız onu hayatta tutmaya yetmedi.

“Her nefis ölümü tadacaktır” ilahi hükmü gereğince üzülsek te gerçeği kabulleniyor ve annemin çektiği acıların günahlarına kefaret olmasını Allah’tan niyaz ediyoruz.

Hastane sürecinde görevini hakkıyla yerine getiren vicdanlı, merhametli her görevliye, hastaneye gelerek ziyaret eden, dua eden, ölüm sonrası cenaze namazı ve define katılarak acımıza ortak olan herkese teşekkür ederken, başarısız ameliyatı yapan doktoru ve tedavisi yapılmamış annemi taburcu ederek başlarından savmak isteyen Ortopedi ve Travmatoloji Servisi sorumlularını bize yaşattıkları acının aynısını yaşamaları duasıyla Allah’a havale ediyoruz.