Tüm okur-yazarlara, müjdeli haber bekleyenlere, umut edenlere ve her şeye rağmen ayakta kalıp pes etmeyenlere, selam olsun…
Büyüdük, öğrendik, şekillendik, gördük, beğendik bazen tenkit ettik ama bizi mutlu eden sonuçlarla karşılaşınca hayata tutunduk.
Bugün hayatıma enerji veren gelişmelerden bahsetmek istiyorum. Adını bile kırlığından alan memleketimden, çehresinden bahsetmek istiyorum.
Şimdilik fiziksel özelliklerinden bahsedeceğim çünkü yüreğine dokunsam çıkamam. Çankırı insanı sıcakkanlı, misafirperver, yardımsever evet ama biz bu memleketi neden seviyoruz? Belki de sevmiyoruz. Çankırılı olanların uç noktaları yok inanın. Onlar da bilmiyor seviyor mu sevmiyor mu… Gidince özlüyorlar, gelince gitmek istiyorlardı. Eni sonu nerede hayatını geçirirse geçirsin gömülmek istediği yer memleketiydi.
Memleketimden çok ayrı kalmadım. Kısa bir süre başka şehirlerde yaşadım, sevdiklerimi özledim ama memleketime bir özlem hissettiğimi hatırlamıyorum. Çehresi boğardı beni, havası, ufaklığı boğardı. Yıllarca dar alanından ve gelişmezliğinden şikâyet edip durdum.
İl dışından gelen bir arkadaşımı, gezdireyim diye çıktığımda, kırtasiye, ufacık iş merkezi, esnaf lokantaları, kalesi ve virane haldeki türbeleri, her yanı çöp olan parklardan geçer giderdik. Yemek yiyecek bir restoranımız bile yoktu.
Sonra Çankırı birden kendine geldi. Kalesi restore edildi. Türbeleri temizlendi açıldı, başına bekçiler dikildi. Kaldırımlar genişledi. Asfaltları atıldı. Çamaşırhaneye, çan saatine, çaya ve çay kenarına, imarete renk geldi. Radyo müzemiz, kültür evlerimiz Beypazarı’ndaki yaşayan müzeyi bile aratmıyor desem mübalağa etmiş sayılmam. Köy otobüs durağı gibi olan terminalin yerini modern çizgilere sahip terminal yapılıp şehrin göbeğine AVM açıldı. Müzemiz kütüphanenin son katından çıkartılıp koca binaya yerleştirildi ve tarihi adliye binasıyla adeta bütünleşti.
Tuz mağarasına ortaokul yıllarımda gittiğimde karanlık ve berbatken şimdi ülkenin her yerinden ziyaretçilerini kabul ediyor ve muhteşem güzellikte… Tanıtımlar muazzam. Dışarıdan misafirim geldiğinde şöyle bir tur atıp eve dönerdik ve gezecek bir yer bulamazdık. Ancak son gelen misafirimi gezdirirken üç gün bile yetmedi. Diğer bölümlerini tekrar geldiklerinde tamamlayacağız inşallah.
Çocukluk ve ergenlik yıllarımda memleketimizden başka bir şehre gittiğimizde gördüğümüz ışıltıyı dağdan indim şehre havasında izliyorduk. Ancak şimdi nereye gidersem gideyim a bu da neymiş diye şaşkınlık yaşamıyoruz. Memleketimiz hâlâ küçük olsa da artık modern ve kültürüyle, tarihiyle bizi ve ziyaretçilerimizi doyuma ulaştırıyor. Çehresi değişti güzelleşti. İnsanlarımızı da ara ara anlatırım.
Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor, daha nice başarılar ve yenilikler diliyorum.
Saygılar, sevgiler, hürmetler…