Ortadoğu, uzun süredir devam eden çatışmaların merkez üssü olmuş durumda. En son gelişmeler, Hamas'ın önerdiği üç aşamalı bir ateşkes planı ve İsrail Başbakanı Netanyahu'nun bu teklifi reddetmesi etrafında dönüyor.
Hamas'ın teklifi, 42 günlük sürelerle planlanan üç aşamadan oluşuyor. İlk aşama, Gazze'nin batı bölgelerinden İsrail'in çekilmesini ve Hamas'ın belirli sayıda İsrailli rehineyi serbest bırakmasını öngörüyor. Özellikle İsrail'in çekilmesinin karşılığında Hamas, 33 rehineyi serbest bırakmayı taahhüt ediyor. Bu süre zarfında İsrail günde 50 yakıt kamyonunun Gazze'ye girişine izin verecek ve her serbest bırakılan rehine karşılığında 30 Filistinli mahkûmu serbest bırakacak. Kadın İsrail askerleri söz konusu olduğunda, serbest bırakılan her asker için 50 Filistinli mahkûmun serbest kalması öngörülüyor.
İkinci aşamanın detayları, ilk aşama sonrasında yapılacak müzakerelerle şekillenecek. Bu aşamada, taraflar arasında sürdürülebilir bir sakinlik sağlanması amaçlanıyor. Ancak, bu sürecin ne anlama geldiği ve hangi koşullar altında gerçekleşeceği belirsizlikler içeriyor. İsrail kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesi ve tüm İsrailli rehinelerin serbest bırakılması gibi önemli adımlar bu aşamada netleştirilecek.
Son aşama, daha kalıcı çözümleri içeriyor. Ölenlerin cenazelerinin değişimi, Gazze üzerindeki kuşatmanın sona erdirilmesi ve bölgenin yeniden inşası planlanıyor. Yeniden inşa süreci, Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler gözetiminde 3-5 yıl sürecek bir plan dahilinde yürütülecek.
Netanyahu'nun ateşkes teklifini reddetmesinin arkasında birkaç temel neden bulunuyor. İlk olarak, daha fazla taviz elde etme amacı güdülüyor. Netanyahu, müzakereler sürecinde Hamas'tan daha fazla güvence ve taviz koparmayı hedefliyor. İkinci olarak, İsrail iç politikası ve kamuoyu baskısı önemli bir rol oynuyor. İsrail toplumu genel olarak güvenlik konularında agresif politikaları destekleme eğiliminde. Ayrıca, Netanyahu'nun sert bir tutum sergilemesi, koalisyon hükümetindeki sağ kanadın desteğini sağlamak için kritik. Bu durum, seçim senaryolarında da Netanyahu'ya avantaj sağlayabilir. Özellikle sağcı ve savaş yanlısı bakanların desteğini korumak için savaşın devam etmesi tercih ediliyor. Ateşkes kabul edilirse bu bakanlar istifa edebilir ve hükümet düşebilir. Bu nedenle, iç politikada sert bir duruş sergilemek, Netanyahu'nun koalisyonunu koruması açısından stratejik bir hamle olarak görülüyor.
İsrail'in Gazze politikaları, bölgesel istikrarı tehdit ediyor ve İran gibi diğer aktörlerin durumu istismar etmesine yol açabilir. Bu bölgedeki güvenlik dengelerini karmaşıklaştırabilir ve İsrail-Filistin barış sürecine zarar verebilir.
Uluslararası toplumun tepkisi genelde eleştirel oldu. Özellikle İsrail'in müttefikleri olan Batı ülkeleri, planlanan askeri harekatları kınayan açıklamalar yaptı. Arap ülkeleri ise Gazze'ye yönelik herhangi bir askeri harekatın bölgesel barış ve istikrara zarar verebileceğini vurgulayarak İsrail'in adımlarını sert bir dille eleştirdi. Bu durum, İsrail'in uluslararası arenada izole olmasına yol açabilir ve bölgedeki Arap halkları ile liderleri arasındaki fikir ayrılıklarını derinleştirebilir.
Netanyahu'nun Hamas'ın ateşkes teklifini reddetmesi hem İsrail'in iç dinamiklerini hem de uluslararası ilişkilerini etkilemekte. Bu kararlar, bölgesel barış ve istikrarı uzun vadede olumsuz etkileyebilir ve İsrail'in uluslararası imajını zedeleyebilir. Bu karmaşık durum, ilerleyen dönemlerde İsrail ve çevresindeki ülkeler arasındaki ilişkileri daha da zorlaştırabilir ve diplomatik çözümleri karmaşıklaştırabilir.