Doç. Dr. Oytun Erbaş gündeme geldi. Bu yazıda Doç. Dr. Oytun Erbaş ile ilgili tüm bilgilere ulaşabileceksiniz.
Oytun Erbaş kimdir?
Oytun Erbaş, 15 Kasım 1978’de İzmir’de doğdu. İlk ve orta eğitimini İzmir’in Ödemiş ilçesinde tamamladıktan sonra, 2001 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden dönem ikincisi olarak mezun oldu. Tıp alanındaki başarısını, TUS sınavında 7 kez ilk 10’a girerek gösterdi.
Erbaş, akademik kariyerine Ege Üniversitesi’nde İç Hastalıkları, Radyoloji, Fizyoloji ve Deneysel Tıp, Sinirbilim (Neuroscience) Anabilim Dalları’nda Araştırma Görevlisi olarak başladı (2001-2012). Kasım 2012’de Fizyoloji ve Deneysel Tıp alanında uzmanlık unvanını aldı. Mayıs 2013-Aralık 2014 tarihleri arasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Yardımcı Doçent olarak görev yaptı, ardından Ocak 2015 itibarıyla Demiroğlu Bilim Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. Bu üniversitede, Gebze’de bulunan Deneysel Tıp Enstitüsü’nün (İn-Vitro ve İn-Vivo Lab) kurucusu ve yöneticisidir.
Mayıs 2018’de Fizyoloji ve Deneysel Tıp alanında Doçent Dr. unvanını aldı. İngilizceyi iyi derecede (C1) bilmektedir ve halen bekar olarak yaşamaktadır.
Oytun Erbaş, oksitosin ve nöroproteksiyon konularında uluslararası alanda tanınan bir uzman olarak öne çıkmaktadır. Otizm tedavisinde geliştirdiği yeni tedavi ajanları literatüre kazandırmıştır. Ayrıca, inflamasyon, davranış, diyabet ve metabolik sendrom üzerine de araştırmalar yapmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Illinois eyaletinde “Experimental Medicine” ve Türkiye’de “Cephalink” adlı laboratuvarları kurmuştur. Yaptığı deneysel çalışmalarla Uluslararası Otolojik Cerrahi Derneği’nden Kulak Burun Boğaz Hastalıkları dalında ‘‘Politzer Ödülü’’ (2013) ve Avrupa Ortopedi ve Travmatoloji Derneği’nden ‘‘Jacques Duparc Ödülü’’ (2013) gibi prestijli ödüller kazanmıştır. Ayrıca, birçok ulusal kongrede en iyi proje ve sözlü bildiri ödüllerini elde etmiştir.
Erbaş, SCI ve SCI-E indeksli dergilerde 100’den fazla bilimsel makale yayınlamıştır. İstanbul Bilim Üniversitesi Florence Nightingale Journal of Medicine ve Florence Nightingale Journal of Transplantation dergilerinin yanı sıra kendi dergisi olan Journal of Experimental and Basic Medical Sciences’in editörüdür.
Oytun Erbaş’ın temel amacı, psikiyatrik ve nörolojik hastalıklar, özellikle otizm için Türkiye’den bilimsel üretim sağlamaktır. Bilimsel çalışmalarını ve araştırmalarını bu amaca yönelik olarak sürdürmektedir.
Oytun Erbaş’ın bilim dünyasındaki etkisi ve başarıları, tıp alanında önemli bir uzman olarak tanınmasını sağlamaktadır.
Oytun Erbaş hastalığı ne?
Doç. Dr. Oytun Erbaş, otizm hastasıdır. Otizm, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarda zorluk yaşadığı bir nörogelişimsel bozukluktur. Otizm, genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar ve hayat boyu devam edebilir. Otizm spektrum bozuklukları (ASD), geniş bir semptom yelpazesine sahip olup, her bireyin belirtileri ve şiddeti farklılık gösterebilir.
Otizm nedir?
Otizm, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarda zorluk yaşadığı bir nörogelişimsel bozukluktur. Genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar ve hayat boyu devam eder. Otizm spektrum bozuklukları (ASD), geniş bir semptom yelpazesine sahip olup, her bireyin belirtileri ve şiddeti farklılık gösterebilir.
Otizmin belirtileri genellikle üç ana alanda kendini gösterir:
-
Sosyal Etkileşim Zorlukları: Otizmi olan bireyler, göz teması kurmakta, yüz ifadelerini anlamakta ve duygusal yanıt vermekte zorlanabilirler. Sosyal ilişkiler geliştirmekte güçlük çekebilir ve sosyal kuralları anlamada sorun yaşayabilirler.
-
İletişim Problemleri: Konuşma gecikmeleri, sınırlı kelime dağarcığı veya sözel olmayan iletişim (jestler, mimikler) kullanmama gibi iletişim zorlukları yaşanabilir. Bazı bireyler tekrarlayan konuşma kalıpları veya belirli kelimeleri tekrar etme eğiliminde olabilir.
-
Tekrarlayıcı ve Sınırlı Davranışlar: Belirli hareketleri tekrarlamak, belirli nesnelere aşırı bağlılık göstermek veya günlük rutinlere sıkı sıkıya bağlı kalmak gibi tekrarlayıcı davranışlar sergilenebilir. Bu davranışlar, bireyin çevresindeki değişikliklere karşı duyarlılığını ve rahatlık arayışını yansıtabilir.
Otizmin kesin nedenleri hala tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik ve çevresel faktörlerin bir rol oynayabileceği düşünülmektedir. Araştırmalar, genetik yatkınlık ve çevresel etmenlerin otizmin gelişiminde etkileşimde bulunabileceğini göstermektedir.
Otizm tanısı genellikle çocukluk döneminde, davranışsal gözlemler ve gelişimsel değerlendirmeler yoluyla konur. Erken tanı, müdahale ve destek, bireylerin yaşam kalitesini artırabilir ve becerilerini geliştirebilir.
Tedavi, bireyin ihtiyaçlarına göre özelleştirilir ve genellikle çok disiplinli bir yaklaşımı içerir. Bu, davranışsal terapiler, konuşma ve dil terapisi, ergoterapi ve bazen ilaç tedavisini içerebilir. Eğitim ve destek programları, bireylerin sosyal ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Otizm, sosyal etkileşim ve iletişimde zorluklar ile tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi alanları ile karakterize edilen bir nörogelişimsel bozukluktur. Her bireyin belirtileri ve ihtiyaçları farklılık gösterebilir. Erken tanı ve bireyselleştirilmiş destekler, otizmli bireylerin yaşam kalitesini artırmada önemli rol oynar.