Yapraklı’nın köklü ailelerinden olan Hocazadeler’den Hacı Mustafa Okutkan, diğer adıyla Mustafa Tuhti Efendi, 1 Temmuz 1870’te dünyaya geldi. Soyu, ilçenin Dervişoğulları sülalesine dayanmaktadır. Devrin kadısı olan ağabeyi Rıfat Efendi tarafından küçük yaşta ilim tahsili için İstanbul’a gönderildi. 10 yaşında çıktığı bu ilim yolculuğu onu Fatih’teki Berhi Zade Medresesi’ne ulaştırdı.

Yaklaşık 20 yıl boyunca burada eğitim alan Hacı Mustafa Efendi, Abdurrahim Arvasi, Elmalılı Hamdi Yazır, Eskişehirli Hilmi Efendi ve Eşref Edip gibi dönemin önemli âlimleriyle aynı ortamda ilim tahsil etti. Medrese eğitiminin ardından doğup büyüdüğü topraklara, Yapraklı’ya döndü ve ilim irfan faaliyetlerine burada devam etti.

Kendi inşa ettirdiği Eşrefiye Medresesi’nde Kur’an-ı Kerim, Hadis, Tefsir, Fıkıh, Akaid ve Tasavvuf dersleri vererek birçok öğrenci yetiştirdi. Medresedeki çilehanelerde müridlerine sabır eğitimi uyguladı. Bu eğitimin temelinde nefis terbiyesi yatıyor, müridler kırk gün boyunca sade çorba ve ekmekle oruç benzeri bir disiplin içinde kalıyorlardı.

Mehter Marşları, Bozlaklar ve Halk Oyunlarıyla Hıdırellez Şöleni Mehter Marşları, Bozlaklar ve Halk Oyunlarıyla Hıdırellez Şöleni

Hacı Mustafa Efendi, sadece bir müderris değil, aynı zamanda tasavvufun güçlü temsilcilerindendi. Konya Seydişehir’de metfun Hacı Abdullah Efendi’nin oğlu Muhammedi Hoca Kani Efendi’den ve Kastamonu Devrekâni’deki Hacı Merdan-ı Veli’den ilim aldı. Hacı Merdan-ı Veli’nin vefatı sonrası bölgede Nakşibendi tarikatının şeyhi olarak kabul gördü.

Hayatı boyunca sade bir yaşam süren Hacı Mustafa Efendi’nin el yazmaları bulunmakla birlikte, yazdığı "Hac Risalesi" ve "İhlas Risalesi" dönemin zor koşulları sebebiyle basılamadı. 17 Ocak 1942 tarihinde vefat ettiğinde, Yapraklı halkı büyük bir gönül insanını kaybetti. Mezar taşı, onun manevi kişiliğini yansıtır nitelikte: “Bugün bana yarın sanadır.”

Hacı Mustafa Efendi’nin halifesi ise Ilgazlı Hacı Baba’dır. Onun hatıraları, halk arasında anlatılan kıssalarla yaşamaya devam etmektedir. Bunlardan biri de, kendisine gönderilen hediye yoğurdun bir kısmını yolda saklayan kişiye söylediği şu sözlerdir:
"Oğlum, o sakladığın şeyleri al, evine götür, çocuklarınla birlikte ye…"
Bu söz, onun basiretini ve gönül derinliğini açıkça ortaya koyar.

Kaynak: Berkay Tozlu