Kastamonu’nun içme suyu ve tarımsal sulama ihtiyacını karşılayan Karaçomak Barajı’nda doluluk oranı kritik seviyeye düştü. 1973 yılında hizmete giren ve 23 milyon metreküp kapasiteye sahip olan barajda, son veriler doluluk oranının yalnızca yüzde 30 olduğunu ortaya koydu. Nisan ve Mayıs aylarında yağışlar mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşse de barajdaki su miktarında beklenen artış yaşanmadı.
Barajdaki su seviyesinin düşmesiyle birlikte göl havzasında sular çekildi, zeminde otlar büyüyerek alanı yeşile bürüdü. Kastamonu Kent Konseyi Çalışma Grubu Başkanı Turgut Yılmaz, barajdaki bu endişe verici duruma dikkat çekerek, “Baraj ilk yapıldığında Kastamonu’nun mavi gözüydü. Şimdi ise nerede o günler dedirtecek şekilde susuzlukla mücadele ediyor. Sular kayboldu ve halk olarak ciddi bir tasarruf anlayışı geliştirmeliyiz” dedi.
Yılmaz, 2024 Kasım ayında da doluluk oranının yüzde 30 civarında olduğunu hatırlatarak, Ilgaz Dağları’ndan gelen eriyen karlar ve yağışların da baraja katkı sağlamadığını dile getirdi. “Bu yıl ben barajın bu kadar boş kaldığını ilk kez görüyorum” diyen Yılmaz, yaz aylarının zorluklarla geçebileceği uyarısında bulundu.
Meteoroloji verileri, bölge genelinde geçen yıla göre yüzde 100 oranında yağış artışı yaşandığını gösteriyor. Ancak bu artışın baraj seviyesine yansımaması, yer altı su kaynakları, buharlaşma ve su kullanım alışkanlıklarını gündeme getiriyor.
Yılmaz, ayrıca vatandaşların sulama yaparken suyu daha verimli kullanmaları gerektiğini vurguladı. “Eğer bu su biterse, sebze ve meyvelerinizin sulanması mümkün olmaz. Her damla çok kıymetli” şeklinde konuştu.
Baraj çevresine günübirlik gelen piknikçilerin bıraktığı çöplerin hem çevre sağlığı hem de su kaynakları için tehdit oluşturduğunu belirten Yılmaz, doğaya karşı daha duyarlı davranılması gerektiğini söyledi.
Kastamonu’da yetkililer, su yönetimi konusunda daha etkin ve sürdürülebilir adımlar atılması gerektiğini vurgularken, vatandaşlara da su tasarrufu konusunda farkındalık çağrısı yaptı. Karaçomak Barajı’ndaki gelişmelerin, gelecek dönemde şehrin su politikasını doğrudan etkileyeceği ifade ediliyor.
