ÖZEL HABER/Çankırı’da halk kültürünün en derin ve en dokunaklı unsurlarından biri olan ağıt geleneği, kökeni Şamanizm dönemine kadar uzanan önemli bir sözlü miras olarak yaşatılmaya devam ediyor. Çankırı Haber.net’e özel hazırlanan video anlatımda, bu geleneğin tarihsel ve kültürel arka planı detaylarıyla ele alınıyor.
Araştırmalara göre, ağıtların izlerine Orhun Kitabeleri ve Divân-ı Lügati’t-Türk gibi Türk kültürünün temel kaynaklarında da rastlanıyor. Çankırı’da ağıtlar, genellikle nineler ve yaşlı kadınlar tarafından söyleniyor. Bu ağıtlar, yalnızca bireysel acıları değil, aynı zamanda toplumun ortak hafızasını ve yaşanmışlıklarını da yansıtıyor.

Çankırı’da yakılan ağıtların temel konuları arasında; ölüm, ayrılık, felaketler, kayıplar, gelin giden kızlar, genç yaşta yaşanan hastalıklar, kazalar ve cinayetler yer alıyor. Ağıtlarda kullanılan yoğun duygusal ifadeler ve tekrarlar, dinleyenin yüreğine dokunan bir anlatım dili oluşturuyor.
Ayrılıkla ilgili söylenen bir ağıtta şu dizeler dikkat çekiyor:
“Bir yanım ah çeker, bir yanım ağlar
Yine dumanlandı dağların başı
Akıtalım gözlerden kan ile yaşı
Yandım gine dağlar oy oy”
Ölüm üzerine yakılan bir başka ağıtta ise acının derinliği şu sözlerle dile getiriliyor:
“Düşmanların hali yerde buldular
Öldürelim diye kavil kurdular
Abidin’i ta ciğerinden vurdular
Beni bu halimde gören ağlasın
Alnı top kaküllü yarim ağlasın”

Bu dizeler, yalnızca bir acıyı anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda kültürel belleği ve toplumsal hafızayı da canlı tutuyor. Çankırı’da ağıtlar, sözle dökülen acıların kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan güçlü bir anlatım biçimi olarak varlığını sürdürüyor.
Çankırı Haber.net’e özel video anlatımda aktarılan bu kültürel yolculuk, kentin geçmişine ışık tutarken, ağıt geleneğinin Çankırı kültüründeki yerini bir kez daha gözler önüne seriyor.



